2004 Türkiye'nin sınav yılı

A -
A +

2004 yılı gerçekten çok hareketli geçiyor. 50 yıl sonra siyasi tarih yazılırken 2003 ve 2004 yıllarından çok bahsedilecek. 40 yıllık Kıbrıs konusunu, 2004'te çözmek için büyük adımlar atılıyor. Yaklaşık 20 yıllık Saddam rejiminin yıkılması ile Irak'ta yeni bir dönemin başlıyor olması, Türkiye'nin Orta Doğu'da ne kadar etkili olabileceğinin temeli 2004 yılında atılacak. 40 yıllık AB rüyamız 2004'te müzakere tarihine kitlenmiş durumda. Detaylara girmiyorum. İç politikada ve dış politikada 2004 çok tartışılacak bir yıl olacak. İyi veya kötü... Türkiye'nin önünde peynir de var tuzaklar da var. Bunlardan en önemlisi, şüphesiz Kıbrıs... Kıbrıs konusu, Türkiye kamuoyunun vicdanının kabul edebileceği şekilde çözülebilirse, dış politikamız önemli bir kredi kazanacak. Kıbrıs Türkü'nün rahata kavuşması ile rahatlayacak olan ekonomimiz, yabancı sermayenin yıldız ekonomileri arasında sayılacak. AB ilişkilerimiz daha düzenli devam edecek ve hedefe daha kolay ulaşacağız şüphesiz... Kıbrıs'ı çözmüş bir Türkiye'nin, dış ilişkilerinde daha cesaretli, girişimci politikalarını birlikte izleyebiliriz. Özellikle "Büyük Orta Doğu Projesi"nde Türkiye daha etkili olacaktır. Irak'ta Türkmenlerin bir asra yakın süren çilesi bitecek. AB hedefine ulaşabilirsek, işsizlikte önemli azalma ve milli gelir seviyesinde artış olacak.. Bütün bunlar 2004'te çok önemli mesafe alacak işler. Ancak tehlike yok değil! -Siyasi istikrarsızlık, -Yüksek enflasyon, -Terör... Bu ülkenin baş belaları. Yaklaşık 10 yıldır süregelen koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye siyasi istikrarı sağlayamadı. 3 Kasım seçimleriyle Meclis çoğunluğunu elde eden AK Parti ve birkaç sivri çıkışlar hariç uyumlu bir muhalefet yapan CHP, Türk halkına siyasi istikrarın huzurunu tattırdı. Ama, zaman zaman yüreğimiz ağzımıza gelmedi diyemiyoruz. Bu istikrarı bozmamak için başta hükümete, tüm muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, Çankaya ve Genelkurmayımız dahil tüm bürokrasiye görevler düşüyor. Tabii medyamızı da bundan istisna tutamayız. "Herkes AK Parti hükümetini ayakta alkışlasın" demiyorum. Siyasi istikrarı bozmayalım diyorum. Malum bir seçim dönemi yaşıyoruz. Tenkitler ideolojik olmamalı. Artık AB hedefine kucak açmış bir Türkiye, yukarıda saydığım bütün kurumları her işinde seviyeli olmayı, milli vebal bilmeli. Halkımız buna layıktır. Aksi halde ise siyasi istikrarsızlık, yüksek enflasyonu ve arkasından çok acı terör eylemlerini beraberinde getiriyor. Terör dünyanın en önemli gündem maddesi Terör artık dünyanın onu durdurmak konusunda birleştiği en önemli konuların başında geliyor. 11 Eylül olayından sonra terörde intihar tarzı eylemler dönemi başladı. Bu tarz, terörün ulaşabildiği en son noktadır. Hatırlarsanız, birkaç ay kadar önce İstanbul'da yapılan iki eylemle, önceki gün Kartal Yakacık'taki eylem, hepsi intihar eylemleri tarzında idi. Bu durum tüm ülke yöneticilerini daha fazla düşünmeye sevketmeli. Bu eylemi yapanlar patlayıcı yüklü kamyonu park ederek uzaktan patlatabilecek teknolojiye sahip örgütlerin taşeronları idi. Böyle yapmadılar, direksiyonda oturdular. Bu insanları böyle bir eylemi yaptırmaya azmettiren odakların daha dikkatli tahlil edilmesi ve uluslararası yaptırımlar konması gerekiyor. Bir söz vardır; "Sular ve vicdanlar sıkıştırılmaz" diye. Vicdanların sıkıştırıldığı yerde terör eylemleri intihar şeklinde oluyor. İşte Filistin, işte Irak, işte Afganistan. Aman dikkat! Türkiye'mizde istikrarı bozmayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.