2007'de Türk-Amerikan ilişkileri ve Irak

A -
A +

Türkiye Amerikan ilişkilerinin 2007 yılında çok inişli-çıkışlı bir sürece gireceği görülüyor. Senatoda çoğunluğu ele geçiren Demokratların daha şimdiden Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı'nı gündeme getirmeleri iki ülke ilişkilerini ciddi bir şekilde gerecek. Bu tasarı geçmişte çok sıkça ABD yönetimlerinin gündemine geldi. Ancak her seferinde Türk-ABD ilişkilerinin geçmişini bilen ve gelecekte de bu ilişkinin öneminin farkında olan bazı sağduyulu politikacılar ile ABD diplomasisi devreye girmiş ve ilişkileri zehirleyecek olan bu adımın atılmasına engel olmuştu. Ancak bu sefer iş biraz zor gibi. Çünkü bu kez girişimin sahipleri güçlü konumdalar ve çoğunluktalar. Her seferinde Türkiye'den herhangi bir konuda bir taviz kopararak meseleyi erteleyen ABD, bu kez nasıl bir yol izleyecek veya nasıl bir taviz isteyecek, merak ediyoruz doğrusu. Ancak Türkiye, bu tasarının onaylanması halinde Türk-Amerikan ilişkilerinde oluşturacağı tahribatı ve Türkiye'deki kamuoyunda ABD aleyhtarlığının hangi seviyelere çıkacağını bugünden tezi yok her kademedeki ABD'li yetkililere iyi anlatmalıdır. Türk-Amerikan ilişkilerini 2007'de olumsuz yönde etkileyecek, hatta belki de kesintiye uğratacak diğer önemli bir konu da genelde Orta Doğu, özelde Irak'taki gelişmeler olacaktır. ABD'nin Orta Doğu ve Irak'taki çıkarları ile Türkiye'nin bölgedeki ulusal çıkarları maalesef birbirleriyle çelişmektedir. Stratejik iş birlikleri ve ilişkileri çok önemli bir geçmişe sahip olan bu iki dost ve müttefik ülke özellikle Irak'ta neredeyse karşı karşıya gelmek zorunda kalacaklardır. Her iki ülkenin yöneticileri bu tehlikeyi görmeli ve tedbir almalıdır. ABD yönetimi Irak ile ilgili senaryolarında sadece İsrail'in ve Kuzey Irak'taki Kürt grupların görüşlerini ön planda tutmaktadır. Bu tutum bölgeye barışın gelmesini âdeta imkansız hale getirmektedir. Irak'ın geleceğine ilişkin kararlar alınırken, bu ülkede yaşayan Sünni Arapların, Türkmenlerin hatta Şii grupların beklentileri ile Irak'a komşu ülkelerin görüşlerini bir kenara iterek sadece İsrail'in güvenliği, Kürt grupların memnun edilmesi ve Irak petrolünün ABD ve İngiliz firmalarınca işletilmesi hedefleri üzerine politikalar inşa etmek Irak'a asla barış getirmeyecek, İsrail daha güvende olmayacaktır. Bu proje uzun vadede Orta Doğu'da mezhep çatışmalarını hızlandıracak, radikal gruplar güçlenecek ve geniş taban bulacak. Orta Doğu'daki Şii blok güçlenecektir. ABD, talepleri dikkate almak zorunda Türkiye, Irak'taki gelişmelerle ilgili kaygılarını Başbakan Erdoğan'ın ağzından tüm dünyaya, özellikle de ABD'ye iletmiştir. Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını, mezhep çatışmalarının önlenmesini, Irak'taki merkezî hükümetin güçlü tutulmasını, petrol kaynakları ile ülke sınır kapılarının denetiminin merkezî hükümetin kontrolünde olmasını istemektedir. Ankara Kerkük'teki gelişmelere seyirci kalmayacağını, Kerkük sorununun Kerkük'ü oluşturan tüm gruplar arasında varılacak bir uzlaşı ile çözülmesini talep etmektedir. Irak'taki Türkmenlerin Anayasal haklarının garanti altına alınması ile terör örgütü PKK'nın Irak'taki varlığının sona erdirilmesi Ankara'nın diğer beklentileri. Irak'ın komşuları olan İran ve Suriye de bu talepleri desteklemektedir. ABD yönetimi Irak'ın komşularının bu taleplerini dikkate almak durumundadır. Aksi halde ABD orada yüzyıl da kalsa Irak'a barış ve huzur gelmez. Kerkük'ün bir Kürt şehri haline getirilmesine ve bölgedeki petrol kaynaklarının sadece Kürtlere verilmesine; Irak'ın içindeki Sünni ve Şii Araplar, Türkmenler ve Irak'a komşu ülkeler asla seyirci kalmazlar. Erdoğan'ın da belirttiği gibi aksi takdirde Kerkük yeni bir Karabağ olacaktır. Sonuç olarak ABD yönetimi Irak'ın geleceğine ilişkin kararlar alırken sadece İsrail'i ve Kürt grupları dikkate alırsa, Irak'taki diğer grupları ve Irak'ın komşularını hesaba katmaz ise bu hesap; hem bölge için hem Irak için hem de uzun vadede ABD ve İsrail için zarar yazar. Hem ABD yönetimi, hem Kuzey Irak'taki bölgesel siyasi aktörler, hem de Irak yönetimi şunu çok iyi bilmelidir ki; seçim yılına giren Türkiye'de hükümet PKK konusunda somut adımlar atmak zorundadır. Ümit ediyorum ki; Dışişleri Bakanımız Sayın Gül'ün Şubat ayında ABD'ye yapacağı ziyarette dost ve müttefik iki ülke arasındaki ciddi krize yol açabilecek bu sorunlar açık bir şekilde masaya yatırılır ve çözülmesi için önemli adımlar atılır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.