2010 daha iyi olacak

A -
A +

2009 yılını tükettik. Türkiye açısından önemli fırsatların doğduğu bir yıldı 2009. Dış politika açısından başarılı sayılabilecek bir yıl geçirdik. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine seçilmesi, Orta Doğu-Kafkaslar ve Balkanlar'da dünya barışına önemli katkılar sunması ülkemizi bölgesinde önemli bir küresel aktör haline getirdi. "Komşuları ile sıfır sorun' politikası ve bu amaçla atılan adımlar dünyadan takdir gördü. Türkiye'nin güçlü bir ekonomiye sahip olması, güvenliği ve uluslararası sorunlardaki etkin rolü açısından bu politika önemli sonuçlar vermeye de başladı. En son Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi için atılan cesur adımlar da sonuç verebilse Türkiye çevresinde anlamlı bir güvenlik çemberi oluşturabilecek. Terörle mücadelenin diplomatik boyutu konusunda da Türkiye 2009'da iyi bir seviye yakaladı. Geldiğimiz noktada hem ABD, hem AB hem Irak ve diğer Orta Doğu ülkeleri PKK'nın tasfiyesi konusunda irade birliği sergilediler. Dünyadaki finansal krizden kaynaklı küresel ekonomik kriz Türkiye'yi de etkiledi. Ancak geçmişte olsaydı Türkiye ekonomisini batırması kaçınılmaz olan bu krize, Türk ekonomisi dayandı. Türkiye bu krizi diğer ülkelere oranla daha az hasarla atlattı. Yapılan ekonomik reformlar, finans sektörü ile ilgili alınan kalıcı tedbirler ve hükümetin Afrika dahil tüm dünya ile ticaret hacmini artırmaya yönelik ciddi çabaları sonucunda Türkiye bu krizden beklenenden daha az etkilendi. Küçümsenmeyecek bu başarılara rağmen içeride, kendi evimizin içini düzenleme konusunda aynı başarıyı yakalayamadık. Mesela yeni demokratik, çağdaş bir anayasa yapamadık. Ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımızın demokratik standartlarını yükseltecek ve terörü marjinal hale getirmeyi hedefleyen demokratik açılım konusunda bir mesafe alamadık. Terör örgütünün, kapatılan DTP ve KCK yapılanmasını da yanına alarak sürece yaptığı sabotajlar nedeniyle halkın açılım sürecine desteği ve inancı azaldı. 2010'dan çok şey bekliyoruz. Hükümetin 2010'da önceliğini ekonomi AB süreci, açılım süreci, Kıbrıs ve Ermenistan sorununa vermesi gerekiyor. Ben 2010'da ekonomiye ilişkin gelişmelerden umutluyum. Türkiye'nin yüzde 4-5 büyüme yakalayacağını düşünüyorum. Eğer IMF ile hükümet anlaşabilirse bu durum da işin kaynağı olur. Eğer Kıbrıs sorununu çözebilirsek AB sürecinin önündeki engeller kalkar. Açılım sürecinde başarılı olursak demokrasimizin kalite çıtası yükselir, AB nezdinde elimiz güçlenir ve terör marjinal hale gelmeye başlar. Ancak Anayasa değişikliği gerektiren reformların bu meclis yapısıyla yapılması zor. Çünkü muhalefet Türkiye'nin çıkarına olacak her düzenlemenin iktidar partisine artı yazacağını düşünüyor ve iktidarın beyaz dediği her şeye siyah diyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.