TBMM 27 Nisan 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi için toplanmıştı. Oylama öncesi meşhur "bir bilen" Kanadoğlu, 367 tezini ortaya atarak fitili ateşlemişti. CHP mesajı alıp; 'oylamaya katılmıyorum' dedi. Kilit konuma gelen DYP ve ANAP da askerler tarafından kulakları çekilince son anda Meclis'e girmekten vazgeçmişlerdi. İlk tur oylamada, Sayın Gül 357 oy almış, toplantı yeter sayısı da 361'de kalmıştı. Hatırlayın, zaten önceden hazırlıklı olan ve kendine verilen pası alan CHP, hemen koşa koşa AYM'ye gitmişti. Mahkemeden olumlu sonuç çıkıp çıkmayacağından emin olamayan zinde güçler, dönemin Genelkurmay Başkanı'nı devreye sokup gece yarısı 23.17'de o meşhur e-muhtırayı yayınlattırmışlardı. 28 Nisan sabahı demokrasiye inanan herkesin muhtıra sahiplerine hadlerini bildirmesini bekledik, hepimiz. Ancak hükümetin aynı ton ve kararlılıkla verdiği cevabın ve bazı gazeteciler ile bazı aydınların dışında kimseden çıt çıkmadı. Bugün seçim meydanlarında demokrasi nutukları atanlar, o gün sus-pus olmuşlardı. Keşke sus-pus olmakla kalsalardı. Daha sonra utanmadan, sıkılmadın e-muhtıraya destek açıklamaları yaptılar. O gün hükümet, demokrasiye ve hukuk devletine müdahale etmek isteyen askere karşı onurlu ve cesur çıkışı yapmasaydı, bugün rezil bir memlekette yaşıyor olacaktık. AK Parti o gün milletin kendisine verdiği emaneti cesaretle koruyup silahlı bir güce teslim etmemiştir. Bu tutum demokrasi tarihimiz açısından önemli bir milattır. O gün AK Parti'nin dışında muhtıraya açık ve cesur bir biçimde karşı çıkan ikinci siyasetçi merhum Muhsin Yazıcıoğlu'dur. Allah mekanını Cennet eylesin. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen; "Genelkurmay'ın tespitleri bizim tespitlerimizle aynı, altına imzamızı atarız" açıklamasıyla, Sayın Baykal da "Türkiye maalesef artık devlet kurumlarının tavır takınma ihtiyacını hissettiği, uyarı yapma gereğini duyduğu bir noktaya sürüklenmiştir" cümleleriyle muhtıraya destek verdi. "Sivil siyasete, TBMM'ye böyle bir muhtıra vermek haddine mi?" diye hesap sorması gereken ana muhalefet partisinin o günkü sözcüsü de, "Bu bir muhtıradır. Hükümetin gereğini yerine getirmesi gerekir" dedi. Bugün "yeni CHP" diyen Kılıçdaroğlu o tarihte muhtıra verilen Meclis'in üyesiydi. Acaba muhtıradan haberi olmadı mı diye merak ediyor, insan. Ben seçim öncesi halkımıza, meydanlarda demokrasi nutku atanlara '27 Nisan gecesi neredeydiniz?' diye sormalarını tavsiye ediyorum. Kemal Kılıçdaroğlu, için 'sakin güç' diyenler siyaset üslubunu 'A...'nın düzeyine indirmesini kapatmaya-görmemeye çalışıyorlar. Haberal Türkiye'nin onuruymuş da haberimiz yokmuş. Olsa olsa Kemal Bey'in onuru olabilir. Bizim onurumuz değil. Siyaset söylemini ana-avrat düzeyine indirenlere, bu millet sandıkta hesabını sorar. Yazıklar olsun.