28 Şubat'ın Savunması Hazırlanıyor

A -
A +

Tutuklu olarak yargılama süreci devam eden gazetecilerden Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliyelerine sevinmek gerekir. Keşke tüm tutuklular tahliye edilse ve yargılamalar tutuksuz devam etse. Çünkü henüz suçlu olup olmadığını kesin olarak bilmediğimiz, suç işleyip işlemediği hukuken bir karara bağlanmamış bir insanın bir gün bile parmaklıklar arkasında tutuklu kalmasına şahsen gönlüm razı değil. Ancak hâlâ içeride tutuklu gazeteciler var. Onlar da en kısa sürede tahliye olur inşallah. Ancak ben yazılı ve görsel medyamızın deneyimli isimlerinin geçmişte hiç olmadığı kadar Ahmet'le Nedim'e sahip çıkmalarını, bu konuyu dünya medyasına taşımalarını ve uluslararası kuruluşların gündemine sokabilmelerini sadece mesleki bir dayanışma refleksi olarak görmüyorum. Nedim Şener ve Ahmet Şık üzerinden gidilerek toplumumuzda ve uluslararası kamuoyunda 'Türkiye'de gazeteciler susturuluyor. Muhalif gazeteciler tutuklanıyor. Basın özgürlüğü sorunlu' algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü konusunda her şeyin mükemmel olduğunu söylemek zor. Ama Ergenekon-Balyoz, Andıç gibi davalar nedeniyle sorgulanan gazetecilerin, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı sorgulanmadığını da biliyoruz. Eğer iddia edildiği gibi iktidara yazılarıyla, haberleriyle muhalefet eden gazeteciler tutuklansaydı bu ismi geçen arkadaşlara sıra bile gelmezdi. Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki her askeri müdahalenin, darbe ve muhtıranın ve bunlara ilişkin hazırlıkların en önemli saç ayaklarından biri de medyadır. Bu işleri planlayan askerlerden hesap sorulsun ama bu işin iletişimini yöneten gazetecilerden hesap sorulmasın öyle mi? 28 Şubat post-modern darbesinde payı çok büyük olan medyamız o günlerin hukuken soruşturulmasından korkuyor. Ödleri patlıyor. Nedim Şener ve Ahmet Şık üzerinden o günlerin hesabının sorulmaması için savunma mevzileri ve sis perdeleri hazırlanıyor sanki. Hem kamuoyumuz, hem uluslararası kamuoyu bu savunma için şimdiden hazırlanmaya çalışılıyor. Savcılar 28 Şubat'ı sorgulamak için birinin kapısına gitse hep birlikte ayağa kalkacaklar. 'Türkiye'de gazeteciler tutuklanıyor, basın özgürlüğü ayaklar altında' diye feryat edecekler. Ama o süreç sorgulanacak. Masum olan hiç kimsenin en ufak bir zarar görmesini arzu etmem. Ama attıkları düzmece manşetlerle, yaptıkları sahte haberlerle insanların hayatını karartan, intiharlara sebep olanların mutlaka adaletin önüne çıkarılmasını bu millet bekliyor. O günler çok eski değil. Tüm arşivler mevcut. İlla da tutuklanmaları gerekmiyor. Ama tutuksuz da olsa adaletin önüne çıkıp herkes hesabını versin. Anchorman olmak, meşhur köşe yazarı olmak, genel yayın yönetmeni veya gazete sahibi olmak kimseye hayatları karartma ayrıcalığı vermiyor. Madem herkes hukuk önünde eşit, o halde telaşa gerek yok.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.