28 Şubat'ta medyanın rolü

A -
A +

Ülkemizde askerin yaptığı darbelerde medyanın hep rolü olmuştur. Demokrasi konusunda 'maalesef' medyamızın sicili düzgün değildir. 28 Şubat Post Modern darbesi ise medyanın rolünün en fazla olduğu müdahaleydi. 28 Şubat süresinde generallerle medyadaki bazı isimler, hatta bazı medya patronları el ele vermiştir. Bu iş birliğini yakın tarihte, AK Parti kapatma davası öncesindeki yıllarda da gördük. Başsavcı Yalçınkaya'nın dava dosyasına delil olarak koyduğu kupürlere bakarsanız, görürsünüz bunların kim olduğunu. 28 Şubat sürecinde medya büyük "günahlar" işlemiştir. Bu süreç sorgulandığında her şey ortaya çıkacaktır. Medya birçok insanın hayatını karartmıştır. Andıçlar yayınlamışlar; seçilmiş bir hükümetin devrilmesi için askerle iş birliği yaparak demokrasiyi hançerlemişlerdir. Bu dönemde bazı medya patronları, 1995-2001 yılları arasında 'verdikleri gönüllü desteğin karşılığı olarak' servetlerine servet katmışlardır. Kimine özelleştirmelerden pay, kimine devlet bankalarından ucuz krediler verilmiş, kimine de banka kurdurulmuştur. Çayın taşı ile çayın kuşu vurdurulmuştur. İnceleyin o dönemi; hangi medya patronunun, serveti nereden nereye ulaşmış, bu servetin kaynağı ne, kabak gibi ortaya çıkar hepsi. Askere bu hizmeti veren medya kuruluşları, demokrasiyi katletmekle kalmadılar, aynı zamanda rakipleri olan medya kuruluşlarını askere fişlettirdiler. Tüm ticari faaliyetlerinin 'yeşil sermaye' kılıfı altında engellenmesini veya durdurulmasını sağladılar. Kendilerinin dışındaki tüm medya kuruluşları, 'onların telkini ile' irticai yayınlar yapan gazete dergi ve TV'ler olarak ilan edildi. Satışları kısıtlandı, baskılar uygulandı. O basın patronları bu amaçla generalleri, generaller de post-modern darbeye destek sağlamaları için onları kullandı. Al gülüm-ver gülüm hesabı. O dönemde o kadar ileriye gittiler ki; hükümetlere emirler vermeye, bakanları atamaya kalktılar. 2002'den bu yana Tayyip Beye intibak edemiyorlar. Çünkü Tayyip Bey hadlerini bildiriyor. Tayyip Bey 'onlara rağmen' milletin desteği ile bugünlere geldiği için diyet borcu yok. Korkutamadılar, baskı kuramadılar. Tayyip Bey milletin desteğine güvenerek onlara 'eyvallah' etmedi. İki gün önce Can Ataklı, Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu ile eski bakanlardan Bahattin Yücel arasında geçen tartışmayı izleyince, o dönemin aktörlerinin telaşa kapıldıklarını ve hesap vermekten ödlerinin koptuğunu gördüm. Ama korkunun ecele faydası yok. 28 Şubat darbesinden zarar gören herkes, bu sürece katkı veren, bu süreçte suç işleyenlerin konumuna bakılmaksızın adalete hesap vermesini istiyor. Bu defterin açılmasını hiç kimse engelleyemez. Bunu kim engellemeye kalkarsa vebal altında kalır. Toplumun 28 Şubatçılar'a nefreti arttıkça o dönemin aktörleri yan çizmeye başladılar. O dönem MGK kararlarını göklere çıkaran, basın toplantıları ile desteklerini ilan eden beşli çetenin o günkü başkanları, bugün yaptıklarını inkâr ediyorlar. Hafızanın unutkanlığına güveniyorlar ama o gün yapılan her şey, söylenen her söz, yazılı ve görsel medyanın arşivinde kayıtlı. İnkâr yolunu seçerseniz gözünüze sokarlar. TÜSİAD Başkanı, 'Kuruluşunun 28 Şubat'ta rol almadığını' iddia etmiş. Aynı iddiayı o günün Türk-İş Başkanı Bayram Meral de dile getiriyor. Peki kim rol aldı? Açıklamalar, görüntüler orta yerde duruyor. Hele bir soruşturma ilerlesin o zaman konuşuruz bunları. 28 Şubat post modern darbesinde 'günahı-suçu' olan herkesin adalete hesap vermesini talep etmek en doğal hakkımız. Ama bunun hesabı rövanş alma duygusu ile olmamalı. Bunun hesabı, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde, usul hataları yapılmadan, yasalara uygun olarak yargı kurumlarınca sorulmalıdır. Hesap sorarken hukuk dışına çıkarsanız, hukuku zorlarsanız onlarla aynı pozisyona düşersiniz. 28 Şubat süreci gibi benzer süreçleri bir daha yaşamamak için tüm siyasi partilere ve TBMM'ye yeni Anayasa için baskı yapmalıyız. Onları cesaretlendirmeli ve teşvik etmeliyiz. Diğer yandan toplumun demokrasi kültürünü içselleştirmesi için çaba sarf etmeliyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.