Londra'da Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın temaslarını izliyoruz. Londra'da Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili son derece olumlu bir hava var. Başlangıçtan bu yana İngiltere, Türkiye'nin AB sürecine ciddi bir destek verdi. Bu destek devam ediyor. Bush-Erdoğan ve Blair-Erdoğan görüşmesinde AB konusu gündeme gelmişti. Her iki lider de bu sürece katkı vermeye devam edeceklerini dünya kamuoyuna açıklamışlardı. ABD, desteğini en çok İngiltere üstünden sürdürüyor. Türkiye'nin AB platformunda Kıbrıs konusunda en rahat destek alabileceği ülke, İngiltere. İngiliz diplomasisi Kıbrıs'ı ve Rumları çok iyi tanıyor. Şu anda hepimiz 8 Kasım'da açıklanacak Türkiye ilerleme raporunu merak ediyoruz. Hatırlayalım, Türkiye'nin 2005 AB ilerleme Raporunu, komiser Olli Rehn şu sözlerle açıklamıştı: "Türkiye Kopenhag siyasi kriterlerine saygı göstermeyi sürdürmektedir, Türkiye köklü reformlar yapmıştır. Ancak reformların uygulamasında son dönemde yavaşlamalar görülmüştür." Olli Rehn, beklentilerini de şöyle sıralamıştı; ifade özgürlüğünün güçlenmesi, vakıflar yasasının düzenlenmesi, kadın haklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin uygulamaya konulması ve sendikal hakların AB ile uyumlu hale getirilmesi. Vakıflar Yasası, dini azınlık-kadın hakları ve sendikal haklar konusunda Türkiye ciddi ilerlemeler kaydetti. 2005 İlerleme Raporu'na yansıyan Kıbrıs Rum Kesimi'ne Gümrük Birliği Ek Protokolünün tam olarak uygulanması konusunda Rumların katı ve uzlaşmaz tutumu ile AB'nin daha önce söz verdiği halde KKTC'ye uyguladığı izolasyonları kaldırmadığı için herhangi olumlu bir mesafe alınamadı. Türkiye Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile ilişkileri normalleştirmek için BM Güvenlik Konseyi'ne 9 maddelik ciddi bir öneri paketi sundu. Kıbrıs Rumları bu paketi de elinin tersi ile geri çevirdi. Türk hükümeti de tüm bu iyi niyetli çözüm önerilerine cevap alamayınca KKTC üzerine AB'ce uygulanan izolasyonlar kalkmadığı sürece havaalanı ve limanlarını Rumlara açmayacağını her platformda dile getirdi-getirmeye devam ediyor. AB Komisyonu 24 Ekim'de yayınlanması beklenen Türkiye'nin 2006 İlerleme Raporu'nu, Mecliste çalışmaları süren 9. Uyum Paketinin sonuçlarını da görmek için 8 Kasım'a erteledi. Raporda muhtemelen Kıbrıs konusunun yeniden yer alması bekleniyor. 8 Kasım'da açıklanacak olan 2006 Türkiye AB İlerleme Raporu'nda muhtemelen şu konular yine yer alacak; "Türkiye'de reform süreci yavaşlamıştır, reform sürecine hiç ara verilmemelidir. Türkiye Gümrük Birliği kapsamında Güney Kıbrıs'a limanlarını ve havaalanlarını açmalıdır. TCK'nın 301. maddesi ifade özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Ya kaldırılmalı ya da değiştirilmelidir. Türkiye yasallaştırdığı reformlarını uygulamaya sokmalı-uygulamadaki aksaklıklar giderilmelidir." Sivil-asker ilişkileri ve güneydoğu sorunu rapora girebilecek diğer konular. Burada sıkıntılı tek başlık Kıbrıs sorunu. Diğerleri çözüm bulunabilecek konular. Türkiye 301. maddeyi uygulamadaki aksaklıkları gördükten sonra değiştirmeyi zaten düşünüyor. Bunu Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı sayın Gül açıkladı. Reformların uygulanmasından kaynaklanan aksaklıklara gelince; bu zamanla aşılacak bir şey. Yasa çıkarmakla iş tabii ki bitmiyor. Ancak çıkarılan yasaların, yapılan reformların toplum tarafından hazmedilebilmesi için bir zamana ihtiyaç var. Bu süreç AB ülkelerinde de böyle gerçekleşti, bir gecede mükemmel uygulamaya ulaşılmadı. Türkiye'de her alanda ciddi bir fiziksel ve zihinsel bir değişim söz konusu. AB gözünü açıp bunu görmeli ve Türkiye'yi motive etmelidir. Kıbrıs konusuna gelince, Türkiye 2007'de hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem de genel seçim yaşayacak. Böyle bir dönemde hiçbir siyasi iktidar Kıbrıs konusunda tüm toplumun vicdanında kabul görmeyecek bir adım atamaz. Şu aşamada Türkiye Finlandiya'nın önerisini hemen reddetmemeli. Çözümden yana tavır koymalı. Aralıktaki zirvede Kıbrıs konusunda problemi zamana yayacak bir çözümün bulunacağını düşünüyorum. Orta yol bulunacaktır. Fransa-Avusturya, Kıbrıs Rum Kesimi gibi birkaç üye hariç kimsenin bizimle bir problemi yok. Problemli olan ülkelerle de ulusal çıkarlarımızdan taviz vermeden problemi çözme yolunu arayıp bulmak zorundayız.