AB ülkelerinin PKK'ya bakışı

A -
A +

Başbakan Erdoğan'nın Almanya gezisi bölümünde, Türkiye-Almanya İş Gücü Anlaşması'nın 50. yılı nedeniyle düzenlenen etkinliklere katıldık. Başbakan Erdoğan'ın gündeminde PKK'nın Avrupa'daki faaliyetleri ön plandaydı. Erdoğan; PKK terör örgütünün Almanya başta olmak üzere birçok AB ülkesinden müsamaha gördüğünü, bu ülkelerden PKK'ya para aktığını ve bu ülkelerin örgüte siyasi destek verdiğini, kendi ülkelerinde terör örgütü olarak ilan ettikleri PKK'nın faaliyetlerine bilerek göz yumduklarını, AB'nin patronu sayılan Almanya'da, lafını eğip bükmeden Merkel'in gözünün içine bakarak dile getirdi. Terör örgütü olan PKK ile mücadelede iş birliği konusunda Batılı liderleri dürüst ve samimi olmaya çağırdı. İstihbarat birimlerimizce terör örgütüyle ilgili adres dahil net ve somut bilgiler verildiği halde ne yakalıyorlar, ne de yakaladıklarını iade ediyorlar. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığı ile zımnen PKK'yı ı koruyup kolluyorlar. Bir yandan dostluktan, müttefik olmaktan, küresel terörizmle mücadelede iş birliğinden bahsediyorlar. Öte yandan terör örgütleri listesine koydukları PKK'nın faaliyetlerine göz yumuyorlar. Hatta bazıları, göz yummakla kalmayıp el altından destek veriyor. İşte Başbakan Erdoğan bu ikiyüzlü tutumu, karşılaştığı her Batılı liderin suratına sözünü esirgemeden çarpıyor ve, "Yeter artık safınızı belli edin, samimi olun. Laf değil icraat istiyoruz" diyor. Almanya şansölyesi Merkel, Başbakanın bu sert çıkışı karşısında ilk kez PKK terör örgütüne Almanya'nın bakışı ile ilgili net bir açıklama yaptı ve "Hiçbir kuşkuya ve acabaya yer bırakmaksızın PKK ile mücadelenizde yanınızdayız. Bundan şüphe etmeyin" dedi. Bekleyip göreceğiz bakalım. Merkel'in bu güçlü taahhütü Türk makamlarınca not edildi, mutlaka takip edilecektir. Başbakan Erdoğan PKK terörünü himaye eden, göz yuman ve el altından destek veren Batılı devletlere her türlü baskıyı sonuna kadar sürdürmeye kararlı görünüyor. Başbakan Erdoğan, Almanya'da yaşayan gurbetçilerle çeşitli programlarda bir araya geldi. Onlardan Almancayı öğrenmelerini, siyasi etkinlik açısından vatandaşlık almalarını istedi. "Entegre olun ama asimile olmayın, kendi dilinizi, dininizi ve kültürünüzü yaşatın, unutmayın" tavsiyesinde bulundu. Bazı Alman basın kuruluşları bu çağrıyı, entegrasyona engel bir çıkış olarak takdim ettiler. Herhalde onların entegrasyondan anladığı asimilasyon. Yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın düzenlediği etkinlikler bizi gururlandırdı, gurbetçi kardeşlerimizi sevindirdi. Başbakan Erdoğan'ın, "Dünyanın neresinde bir vatandaşımız varsa biz orada olacağız" sözünü hayata geçirmek için kurulan bu başkanlık hayırlı ve önemli işlere imza atacak gibi görünüyor. Alman vatandaşı olan gurbetçilerimize, ülkemizde karşılaştığı sorunları çözecek mavi kart düzenlemesine ve önümüzdeki seçimlerde bulundukları ülkelerde oy kullanacaklarına ilişkin müjdeler verildi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Almanya'nın sadece Türk göçmenlere uyguladığı Almanca öğrenme mecburiyetinin bir insan hakları ihlali olduğunu ve bunun sadece Türklere uygulanıyor olmasının bir ayırımcılık olduğunu dile getirdi. Ama Merkel, bu konuda geri adım atacak gibi gözükmüyor. Ayrıca Başbakan Erdoğan çifte vatandaşlık konusuna sıcak baktığını belirtse de, Merkel, bu konudaki negatif tutumunu sürdürdü. Konuşmasında ayrıca Merkel'in, Türkiye ekonomisine övgüler yağdırması dikkat çekiciydi. Türkiye- Almanya ilişkilerin daha da gelişmesi mümkün. Bunun önündeki iki engelden biri PKK terörü ile mücadelede Almanya'nın isteksizliği ve Türkiye'nin AB'ye tam üyelik konusundaki olumsuz tutumu. Merkel'in, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği konusundaki tutumunda ben şahsen değişiklik beklemiyorum. Ama Merkel'i n PKK terörü konusunda uykudan uyandığını düşünüyorum. PKK'nın Almanya'daki faaliyetleri artık çok yakından takip edilecektir. G-20 zirvesi için Fransa'ya geçerken uçakta sohbet ettiğimiz Başbakan, KCK konusunda basınımızın yeterli bilgiye sahip olmadan yorumlarda bulunduğunu belirtti. Murat Karayılan gibi bir teröristin başkanı olduğu bir yapının savunulamayacağını düşünüyor. G-20 zirvesinde herhalde en rahat ülke Türkiye'ydi. Erdoğan 'CEO'lara büyüme ve istihdam dersleri verdi. Bütün dünyanın ekonomi yönetimi konusunda Türkiye'ye gıpta ile baktığına şahit olduk.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.