AB yine son dakikada

A -
A +

Dünkü yazımı "Siz sevgili okuyucularımız bu satırları okurken biz Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül ile birlikte Lüksemburg'a gidecek olan gazeteciler, ya Esenboğa Havalimanı'nda AB'den gelecek haberi bekliyor olacağız, ya olumlu haberi almış Sayın Gül'ün uçağı ile yolda olacağız ya da AB Dışişleri Bakanları Zirvesi'nden çıkacak olumsuz bir karar nedeniyle Lüksemburg'a gitmekten vazgeçeceğiz" cümleleriyle başlatmıştım. Daha o zaman işin son dakikaya kadar muallakta kalacağını, yoğun bir trafiğin yaşanacağını ama eninde sonunda Türkiye'nin önündeki hacet kapılarının açılacağını tahmin ediyordum. Nitekim dün 14.30 sularına kadar bahsettiğim belirsizlik devam etti. Tıpkı 3 Ekim 2005'te olduğu gibi yine 'son dakika' aşıldıktan sonra belirsizlik giderildi. Sayın Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül ve beraberinde Lüksemburg'a gidecek olan ve aralarında benim de bulunduğum gazeteciler heyetini taşıyan uçak ancak saat 18.00 sularında havalanabildi. İşi böylesi kritik noktaya getiren ise diğer 24 ülkeye rağmen süreci kilitlemek için canla başla uğraşan Kıbrıs Rum Kesimi oldu. Bu noktada yaşanan süreci adım adım vermek istiyorum... Öncelikle AB dönem başkanı Avusturya saat 14.00'e kadar süre verdi. Avusturya ile Rum Kesimi arasında öneri paketleri gidip, geldi ve saatin dolması üzerine Rum Kesimi bir 15 dakika süre daha istedi. AB, Rum Kesimi'nin 5. Öneri paketini kabul ettiğini ve Türkiye'nin taleplerinin göz önüne alınarak Rumların isteklerinin belgeye girmediğini saat 14.30'da Ankara'ya bildirdi. Daha sonra ise belge, Türkiye'nin Brüksel'deki daimi temsilcisi Büyükelçi Volkan Bozkır tarafından Ankara'ya ulaştırıldı. Bize ulaşan belge 2 saat 15 dakika süreyle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başmüzakereci Ali Babacan ile birlikte Dışişleri Bakanlığı binasında incelendi. İncelenmenin tamamlanmasından sonra Ankara, saat 16.45'te AB dönem başkanı Avusturya'ya Lüksemburg'a doğru yola çıkacağını bildirdi. Abdullah Gül beraberinde kalabalık gazeteci heyetiyle Türkiye'nin fiili müzakerelerini başlatmak üzere yola çıktığında ise saat 18.00 sularını gösteriyordu. Peki, Avusturya'nın Kıbrıs Rum Kesimi'ne verdiği 5. Pakette ne vardı? 5. Teklif AB'nin 21 Eylül'de yayınladığı Kıbrıs deklarasyonuna atıfta bulunuyor ve AB'nin ihtiyaç duyduğu an kapanan müzakere başlığını tekrar açabileceği hatırlatılıyor. Esasen bu yeni ve Türkiye'ye özgü bir şey de değil. 17 Aralık'ta da açıklanan ve AB'ye adaylık sürecinden geçen her ülke için uygulanan bir prensip bir kez daha ifade edilmiş oluyor o kadar. Rum Kesimi Türkiye'ye engel olamaz Şunu açık ve net bir şekilde ifade etmek isterim. Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye'nin AB sürecine engel olamaz. Yeter ki Türkiye AB'ye net bir şekilde odaklanmış olsun. Türkiye son birkaç aydır yaptığı gibi bulanık gündemlerle enerjisini israf etmeyi bir kenara bırakıp, AB'yi birinci gündem maddesi haline getirir ve TBMM'de AB ile ilgili süreci hızlandıracak yasal düzenlemeleri 3 Ekim 2006'da yayınlanacak Müzakere Raporu öncesinde hızla tamamlar, AB ile ilgili yapılanlar konusunda kamuoyu sık sık ve yeteri kadar bilgilenir ve sivil toplum kuruluşları da sürece dahil edilirse Kıbrıs Rum Kesimi'nin Türkiye'ye karşı yapabileceği manevralar elbette tükenir. Sayın Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'ün açıkladığı 9. Uyum Paketi'nin gereği bir an önce yerine getirilmelidir. Sayın Milletvekillerimizin de durumun vahametini ve aciliyetini kavradığını, gerekli yasal sürecin yerine getirilmesi için bundan sonra TBMM çatısı altında özverili bir mesai performansı göstererek adlarını tarihe geçirecek bir performansa imza atacaklarına eminim. Türk milleti kendileri adına yasama faaliyetini yürüten TBMM üyelerinden işte böylesi bir performans beklemektedir. TBMM üyelerinin de bu beklentiyi havada bırakmayacaklarını düşünüyorum. Türkiye irade ve kararlılığını net bir şekilde ortaya koysun ve bunu da açık seçik dünya kamuoyuna göstersin. Türkiye kamuoyu, kısır iç siyasi gelişmeleri bir kenara bıraktığı, tüm enerjisini AB çalışmalarına, güçlü bir ekonomi oluşturma çabalarına, Güneydoğu ve terör sorununu çözme girişimlerine sarf ettiği ve AB'ye uyum ve güçlü bir ekonomi inşa etmeyi ön planda tutmadan böylesi bir kararlılığı gösteremez. Bunu hepimiz biliyoruz. Şunu hiç unutmayalım: Kendimize ayak bağı üretmezsek kimse bizi tutamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.