AB yolunun dikenleri temizleniyor

A -
A +

AK Parti MYK'sı tam zamanında düğmeye bastı ve TBMM'yi 14 Eylül'de olağanüstü toplantıya çağırdı. TBMM'nin Türk Ceza Kanunu'nda yapacağı değişiklik ve düzenlemeler için aciliyetle toplanmasının ardında ise AB sürecinde bir an bile kaybetmeye tahammülümüzün olmadığı bir noktada bulunmamız var. Aksi halde 1979'da "onlar ortak biz pazar olacağız" mantığıyla kaçırdığımız fırsatın çok daha büyüğünün parmaklarımızın arasından kayıp gitmesine şahit olabiliriz. İşte bu konjonktürde hükümet meseleyi hızla teşhis ederek tavrını ortaya koymuş ve AB bünyesi içinde Türkiye'ye soğuk bakanların eline koz olabilecek hiçbir şey bırakmamış olacak. Bu noktada 14 Eylül'de TBMM'yi göreve çağırarak Türkiye'nin üniter yapısına zarar vermemek kaydıyla AB'nin talebi olan hiçbir düzenlemeden geri durmayacağının iradesini ortaya koyan hükümeti tebrik etmek isterim. Yenilenen TCK 6 Ekim'de yayınlanacak rapordan olumlu bir neticenin çıkması için TCK'da yapılacak düzenlemeler kamuoyuna da yansıdı. Hiç şüphesiz AB'ye uyum sürecinde TCK'da yapılması gereken değişiklikler hukuk sistemimizde mühim bir yenilenmeye sebep olacak. AB'nin üstünde hassasiyetle durduğu bir başka konu ise sosyal açıdan kadının durumudur. AB, Anayasamızda da yer alan kadın ve erkek eşitliğinin hayata geçirilmesi konusunda yapılan girişimleri görmek istiyor. Öte yandan sosyal bir yaramız olan töre cinayetlerine karşı caydırıcılığı sağlayacak düzenlemelere TCK Tasarısı'nda yer veriliyor. Bu kapsamda alınacak caydırıcı tedbirler sadece AB'ye uyum sürecinde değil kendi içimizde de yapılması şart olan değişikliklerdir. AB'nin uyum süreci içinde dile getirdiği bir başka talep ise gayrimüslim azınlıkların dini vecibelerini yerine getirmesinde, cemaat vakıflarının mülk sahibi olmasında kimi güçlüklerin ortadan kaldırılması. Ben bu değişikliklerin milli menfaatlerimizi zedelemeden gerçekleşebileceği kanaatindeyim. Takvim 17 Kasım'da Aynı çerçeve içinde yaptıkları kötü muamele ile polisimizi kurum olarak zan altında bırakan kimi şuursuz yanlışları yapan kişileri bu olumsuz davranışlarından vazgeçirecek caydırıcı tedbirlerin alınacak olması da sevindiricidir. Bu tür durumlar yine TBMM'den geçirilecek olan TCK Tasarısı'nda düzenleniyor. Düzenlemenin yasalaşmasıyla polisimiz, siciline haksız bir şekilde düşürülen bu lekenin yükünden de böylece kurtulacaktır. Öte yandan, birçok ülkede bulunan istinaf mahkemelerinin bizde de kurulacak olması bütün hukuk sistemimizi etkileyecek bir değişimin başlangıcı olmaya namzettir. İstinaf mahkemelerinin kurulması ile yargı sistemimizin nihai ayağı olan Yargıtay'ın iş yükü hatırı sayılır ölçüde azalacaktır. MGK'nın dünkü toplantısında da özel gündem maddesini oluşturan Heybeliada'da bulunan Ruhban Okulu'nun açılması konusunda eminim devletimiz, hem Türkiye'nin menfaatlerini hem AB'nin isteklerini karşılayacak şekilde en uygun çözümü bulacaktır. Böylece 6 Ekim'de açıklanması beklenen AB raporundan önce yapılacak son düzenlemelerle Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasına engel olacak muhtemel dikenler temizlenmiş olacak. Bugüne dek önümüze uzun listeler koyan AB'nin elinde de 17 Kasım'da müzekere sürecinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek dışında bir yol kalmayacak. Türkiye, AB'ye üye olma iradesini ve bu iradede son derece samimi olduğunu daha önce defalarca ispatladığı gibi 14 Eylül'den itibaren TBMM'nin yapacağı olağanüstü toplantı süreciyle de bir kere daha kesin bir şekilde ortaya koyacaktır. Bu noktada samimiyeti imtihana tabi tutulması gereken Türkiye değil AB'dir. Türkiye AB'ye üye olmak için gereken adımları atmıştır ve yeni adımlar atmak üzeredir. Adım atma sırası AB'ye gelmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.