Öncelikle şunu belirtmeliyim, DTP'nin kapatılması kararını sorunu çözmeyeceği için doğru bulmuyorum. DTP'yi kapatmak yerine, bu hareketin içindeki suçlu şahinleri cezalandırmak daha iyi olurdu. DTP kapatılacağına ve Ahmet Türk gibi ılımlı-makul bir siyasetçinin vekilliğine son verileceğine, Emine Ayna gibi İmralı'nın sözcüsü şahinler cezalandırılsaydı sanırım demokrasimiz açısından daha iyi bir sonuç olurdu. DTP'nin kapatılması hiçbir sorunu çözmeyecek, yerine yenisi hemen kurulacaktır. Anayasa Mahkemesi, iki yıl gibi uzun bir süredir bu davayı inceledi. Kanımca Habur olayları DTP'nin kapatılma sürecini hızlandırdı. Tokat-Reşadiye'de PKK'nın yedi askerimize pusu kurarak şehit etmesi işin tuzu ile biberi oldu. Hükümetin demokratik açılım sürecine maalesef DTP hiçbir olumlu katkı vermedi. Bilakis eylem ve söylemleriyle süreci provoke etti. Halkın temsilcileri olarak seçilip meclise getirilen DTP'liler açılım sürecinde kendilerinin değil teröristbaşının ve terör örgütünün muhatap alınmasını önerdiler. DTP'lilerin karara şaşırdığı söyleniyor. Bence DTP'liler böyle bir karara hiç şaşırmamışlardır. Çünkü böyle bir kararın çıkması için ellerinden geleni fazlasıyla yaptılar. Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç'ın önerdiği gibi gerekli anayasa değişiklikleri mecliste yapılıp siyasi partilerin kapatılmasında "Venedik kriterleri" esas alınsa idi emin olun DTP yine kapatılırdı. Yani, AB ülkelerinden birinde, bugüne kadar yaptıklarını yapsa idi hiç tereddütsüz Batı Hukuku DTP'yi kapatırdı.30 Haziran 2009 tarihinde AİHM İspanyol Batasuna Partisi'nin kapatma kararı üzerine yaptığı başvuruyu, kapatma lehinde sonuçlandırdı. Burada kararın temelinde, bu partinin terörü kınamaması önemli rol oynadı. Kısaca İspanyol yargısının, bu parti ile ETA terör örgütü arasında bağlantı kurmasına onay verdi. PKK'nin bir terör örgütü olduğunu AB, ABD ve BM'ler kabul ediyor. Dünya kabul ediyor. Ama DTP PKK'ya "terör örgütü" demeyi bırakın onlara "gerilla" diyor. PKK terör örgütünü ve yaptığı eylemleri kınamayı bırakın, teröristbaşını liderleri olarak, Kandildeki PKK'lıları da "halkın savaşçıları" olarak takdim ediyor. Elini vicdanına koyduğunda bugün hangi DTP yetkilisi, DTP'nin dolaylı ya da dolaysız PKK ile bağlantısı olmadığını söyleyebilir? DTP milletvekili ve belediye başkan adaylarını PKK mı belirledi yoksa Ahmet Türk mü? Habur'daki şımarıklıklarında DTP'liler "payımız yok" diyebilirler mi? İzmir 'de, Mersin de,Yüksekova'da, Hakkari' de ve daha birçok yerde "teröristbaşının yeri dar" diye insanları sokağa döküp şiddetin tırmandırılmasında,belediye otobüsünde on yedi yaşındaki bir genç kızın yakılmasında DTP'nin hiç rolü yok mu? Bırakın bu ve buna benzer teröre destek veren yüzlerce örneği, DTP'li bazı yetkililerin yaptığı ölçüsüz-kışkırtıcı söylemlerini alt alta sıralarsak DTP'nin PKK'nın kontrolünden-kıskacından çıkamadığını, terör örgütünün uzaktan kumandalı oyuncağı haline geldiğini rahatlıkla görürüz. DTP maalesef parlamentoda elde ettiği grup kurma imkanını, bölge halkının lehine değil, PKK ve İmralı lehine kullanmaya çalıştı. PKK'nın oyuncağı oldu. DTP'li vekillerden tarih hesap soracaktır. Onlar Doğu ve Güneydoğu halkının hayallerine ihanet ettiler.Teröristbaşı Öcalan'ın kaprislerine, Kürt kökenli vatandaşlarımızın hayal ve umutlarını feda ettiler. DTP mecliste grup kurduğu ilk günden bu yana kendisine oy veren Kürt kökenli vatandaşlarımızın sosyal, kültürel, demokratik ve ekonomik sorunları ile ilgilenmek yerine bölücübaşı Öcalan'ın sorunları ile meşgul oldu. Dağdaki 300-500 eli kanlı suça bulaşmış PKK'lının sorunlarına odaklandı. Bu hükümet her türlü siyasi riski göze alarak demokratik açılım süreci ile Kürt sorununa ilişkin Cumhuriyet tarihinin en yürekli adımını attı. DTP, hükümeti cesaretlendirip bu sürecin önünü açacağına PKK ve İmralı ile ortak hareket edip süreci provoke etti. Kürt kökenli vatandaşlar DTP'nin umurunda olsa idi DTP bu sürecin önünü açardı. Ama DTP tercihini milyonlarca Kürt'ten yana değil, Öcalan'dan yana kullandı. Bütün bunlara rağmen DTP'nin kapatılması iyi olmadı. DTP, İmralı, Kandil ve barış konusunda samimi değil. Samimi olsalardı Tokat'taki son kanlı eylemi açıkça protesto eder, kıvırmadan kınarlardı.Tüm bu olumsuzluklara rağmen hükümet demokratik açılım sürecini devam ettirmelidir. Barışın tesisi ve demokrasi için, sabır-zaman ve siyasi kararlılık gerekiyor. Açılımda muhatap kim mi olacak? AK Parti'nin Kürt kökenli yetmişin üzerinde vekili var. Sivil toplum kuruluşları var. Daha ötesi Doğu ve Güneydoğu halkı var. Halktan daha iyi muhatap mı bulacaksınız? Zaten, DTP muhatap olarak halkı değil, İmralı'yı göstermiştir.