AB'nin Türkiye'nin gençliğine ihtiyacı var

A -
A +

Bu 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'na coşku katan en önemli olaylardan biri hiç şüphesiz ki AB'ye tam üyelik müzakerelerinin başlamasından önceki son 19 Mayıs olması. AB'ye gençlik ve dinamizm kazandıracak olan Türkiye'nin gençliğine armağan ettiği bayramı bu vesileyle ben de kutlamak isterim. AB'de kimi çevrelerin Türkiye'nin genç nüfusunu bir tehdit olarak göstermek istediğinin ben de farkındayım. Yaşlanan AB'nin gençlik aşısı Ancak AB'nin de eninde sonunda anlayacağı gibi yaşlanan Avrupa'nın tek ilacı Türkiye'nin gençliğidir. AB, büyük oynamak istiyorsa bu gençlik aşısını olmaya razı olmalıdır. Aksi halde AB önce sıradan bir birlik, topluluk olmaya ardından da atalet içinde lif lif dağılıp yok olmaya mahkum olacaktır. Dolayısıyla Türkiye'nin AB'yi tam üye olarak kabul etmek dışında atacağı her adım AB'nin intiharı olacaktır. Ayrıca şurası da kesin ki Türkiyesiz bir AB asla tamama ermiş sayılmaz. AB, Türkiye'yi tam üyeliğe kabul etmediği sürece açık bırakılmış bir parantez gibi kalır ve zamanla anlamsızlaşır. Özellikle 11 Eylül sonrası kurulan Yeni Dünya Düzeninde AB bir güç olarak yer alacaksa -ki bu mümkün olmazsa AB yok olmaya mahkûmdur- bunu ancak ve ancak Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya'nın kilit noktasında bulunan Türkiye'yi ailesinin bir üyesi yaparak gerçekleştirebilir. Dolayısıyla AB'ye tam üye olmamız sadece Türkiye'nin değil AB'nin geleceği için de atılabilecek en olumlu adımlardan biri olacaktır. Nitekim AB liderleri arasında özel bir yeri bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın Fransız TV Kanalı TF-I'e yaptığı açıklama da Türkiye'nin tam üye olmasının AB için ne kadar önemli olduğunu veciz bir şekilde özetliyor: "AB'yi kurarken ne istediğimizi bir an düşünelim: AB, her şeyden önce bir barış ve istikrar projesidir. Savaşlarla, acılarla dolu yüzyıllar sonrasında, çocuklarımıza savaşın olmadığı, barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge bırakmak istiyoruz. İstediğimiz AB, aynı zamanda bizim gözümüzde büyük değer taşıyan, demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin kök salmasıdır. Ve son olarak da, en iyi ekonomik ve sosyal kalkınma şartlarına sahip olma iradesidir. Bu üç kriter ışığında baktığım zaman, tüm şartları yerine getirdiği takdirde Türkiye'yi aramıza almanın kendi çıkarımıza olduğuna inanıyorum." Bu gençlikle sıradan bir ülke olamayız Türkiye hızla büyüyen bir ülke, hızla büyüyen bir pazar, hızla kalkınan bir ülke. Türkiye'nin hedefleri, ufukları, vizyonu büyük. Türkiye asla sıradan bir ülke olarak kalamaz. Bu gençlik potansiyeline, bu coğrafyaya, bu kaynaklara sahip bir ülkenin önünde güçlü olmak dışında bir seçenek olamaz. AB, talihi böyle parlak ve gençliğe sahip bir ülkeyi kabul etmemek gibi bir lükse sahip değildir. Aksi basiretsizlikten başka bir şey olamaz. Bu böyle bilinmeli, böylece hareket etmeliyiz. AB hedefi için yapmamız gerekenlerin hâlâ çok olduğunun farkındayım. Ama az zamanda büyük işler başaran Türk gençliğini böylesi işler engelleyemez, bilakis kamçılar. Hiç şüpheniz olmasın Türkiye AB'ye gençliğin ve genç zihinlerin gayretiyle tam üye olacak. Tıpkı bugüne dek olduğu gibi... 19 Mayıs 2005 tarihini önemli kılan da bu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.