Üç haftadır süren HSYK toplantıları nihayet sonuçlandı. İşin sevindirici yönü Ergenekon soruşturmasını yürüten hâkim ve savcıların yerinde kalmasıdır. Eğer bazı HSYK üyelerinin talep ettiği gibi bu davayı yürüten ekipte bir değişiklik olsaydı kamuoyu vicdanı ciddi rahatsızlıklar duyacaktı. Davaya gölge düşecekti. Değişiklik yönündeki talep Ergenekon sürecine ciddi zararlar verecekti. Toplum zaten bu taleplere itiraz etti. Faili meçhul ve KCK davalarına bakan hâkim ve savcıların da yerinde kalması isabetli bir karardır. Hükümetin, özelde Adalet Bakanının bu konuda sergilediği kararlı tavır, bu davaların selameti açısından son derece hayırlı olmuştur. Ancak 21 gündür süren bu kriz yargı sistemimizle ilgili önemli ipuçlarını ortaya çıkarmıştır. Bence asıl dikkate alınması ve üzerinde düşünülmesi gereken de budur. Adalet Bakanı ve müsteşarının siyasi bir pozisyon alması bir yere kadar doğaldır. Ancak bazı HSYK üyelerinin tarafsızlıklarını kaybederek siyasi bir taraf gibi hareket etmeleri ve bunu kamuoyunun gözünün önünde çekinmeden yapmaları vahim bir durumdur. Bu üyeler hukukçudur. Hukuk adamı atamalarda kendisinin dahil hiçbir siyasi görüşün tesiri altında kalmaz, siyasi bir taraf gibi hareket edemez. Tarafsızlığını korumak ve bunu kararlarına yansıtmak durumundadır. Aksi bir tutum bu kurulun tarafsızlığını bitirir ve tarafsızlığını kaybetmiş bir hukuk kurumunun aldığı kararlar tartışılır hale gelir. Ayrıca Adalet Bakanı yürüyen kritik davaların hâkim ve savcılarının yerinde kalmasını talep ederek siyasi değil hukuki bir tavır sergilemiştir. Ancak, tavırları hukuka uygun olmak zorunda olan bazı HSYK üyeleri aksine siyasi tavırlar sergilemişlerdir. Hukuk kurumları siyaset yapma yeri değildir. Siyaset yapmak isteyen hukukçular görevlerinden ayrılır, gidip bir siyasi partiye üye olur ve o siyasi partinin çatısı altında her türlü siyasi mücadelesini sürdürür. Herkes de buna saygı duyar. Ama yargıç cüppesi altında siyaset yapılmaz. Yargıç kimliği taşıyan insanlar toplum için saygıdeğerdir. Bu kimlikle kamuoyundaki tartışmalarda taraf olamazsınız, olursanız saygınlığınızı kaybedersiniz. Çünkü sizler tüm tarafların sığınacağı son güvenli limanlarsınız. "Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara yönelik şikâyet ve suç duyuruları için işlem yapılması" karşılığında bir uzlaşmaya varıldığı görülüyor. Bakanlık suç duyurularını tekrar inceleyip karara bağlayacak. Bu savcılarla ilgili suç duyurularının incelenmesinde sorun yok. Sorun bu çapta büyük ve kritik davaları yürüten ve çıkar çevrelerinin ayağına basan, dokunulmazlıklara dokunan bu savcıların sonlarının Şemdinli Savcısı gibi olma endişesidir. Kamuoyu ve bu savcılar asla böyle bir endişe taşımamalıdır. HSYK ve Adalet Bakanlığına düşen görev bu endişenin giderilmesidir.