Ankara'da karşılaştığımız tüm insanlar istisnasız biz gazetecilere aynı soruyu yöneltiyorlar: "AK Parti kapatılacak mı?"," Başbakan'a siyasi yasak getirilecek mi?" Ben bu soruyu yöneltenlere kendi kanaatlerini sorduğumda; "Kesin kapatacaklar. 367 kararını nasıl aldıkları ortada. Anayasa değişikliklerini 9'a 2 oyla iptal ettiler. 8 üyeyi Cumhurbaşkanı Sezer atadı. Bu üyeler blok oy kullanıyorlar. Yazılı hukuka göre değil, siyasi ideolojilerine göre hareket ediyorlar. Tarafsız davranmıyorlar. Ayrıca bazı kurumların baskısı nedeniyle de bağımsız hareket etmiyorlar." diyorlar Sokaktaki insanımızda hâkim olan görüş bu. Bu yargı sistemimizin en tepe kurumu olan AYM için iyi bir algılama değil. Toplumun yargıya güvenini kaybetmeye başlaması hepimizin üzerinde düşünmesi ve tedbir alınması gereken bir durum. Yargı kurumlarımızın bu algılamayı değiştirecek çalışmalar yapması gerekiyor. Ancak, ben AYM üyelerinin her zaman ideolojilerinin etkisiyle karar vereceklerine inanmıyorum. Kapatma davası ile ilgili fikrimi soranlara da, yüzde 51 kapatmama yüzde 49 kapatma kararı çıkabileceğini söylüyorum. Kapatmama kararı ile ilgili 3 gerekçemi sıralıyorum: Birinci gerekçem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hazırladığı iddianameyle ilgili. İdeolojisini, aldığı hukuk eğitiminin önüne koyan, " yeminli AK Parti düşmanı" birkaç hukukçu hariç "aklı başında vicdan sahibi" tüm hukukçular bu iddianame ile parti kapatma kararı almanın mümkün olmadığını söylüyorlar. Birazcık hukuk bilgisine sahip herkes bu kanaati taşıyor. AK Parti ile siyasi eğilimi farklı olan ve hatta bu parti tarafından AİHM üyeliğine tekrar aday gösterilmediği için kırgın olduğu bilinen AİHM eski yargıçlarından Rıza Türmen, kapatma kararı verilmesi halinde, bu kararın AİHM'den geri döneceğini söylüyor. Bu davanın haklılığına inanmıyor. İkinci gerekçem siyasi bir gerekçe. Yüksek Mahkeme geçen hafta yaptığı bir açıklamayla siyaset kurumuna şu mesajı verdi;" Meclis'te çözmeniz gereken siyasi konuları kavga edip çözemiyorsunuz, uzlaşamıyorsunuz. Bu siyasi konuları alıp, çöz diye mahkemeye taşıyorsunuz." Siyasi bir sorunla ilgili hukuki bir karar vermek zordur. Bu nedenle çıkacak karar da doğal olarak siyasi bir karar olabilir. Yüce Mahkeme, bazı devlet kurumlarının 2 siyasi partinin ve toplumun bir kesiminin endişe duyduğu başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla ilişkilendirilen anayasa değişikliklerini hukuku zorlayarak iptal etmiş ve bu kesimleri rahatlatmıştır. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AK Parti'yi kapatma davasını dayandırdığı temel iddiayı ortadan kaldırmıştır. Hukuki denetimi gerçekleşmemiştir. Sayın Başsavcının kaygısı da giderilmiştir. Üçüncü gerekçem de içinde bulunduğumuz reel durumla ilgili. Sistemi, kurumları ve toplumun bir kesimini rahatlatmak için mevcut yazılı anayasayı zorlayarak anayasa değişikliklerini iptal edebilen Yüce Mahkeme; meclisin yüzde 60'ını oluşturan iki partinin kapatılmasının ulusal çıkarlarımız açısından hangi sonuçları doğuracağını da dikkate alacaktır. Mahkeme üyeleri hukuki konularda ideolojik yaklaşımlardan uzak ve elden geldiğince nesnel olabilirler. Bu durumda adil kararlar çıkar.