Alman istihbaratı Türkiye'yi neden dinliyor?

A -
A +

Orta Doğu'da, Kafkasya'da, Türk ve İslam coğrafyasında, Afrika'da güçlü bir Türkiye istemeyen aktörler "one minute"den bu yana Sayın Erdoğan ve ekibinin hızlı yürüyüşünü ve yükselişini durdurmak için her yola başvuruyorlar. Paralel Yapı ve o aktörlerin içerideki distribütörleri de onlara her türlü kolaylığı ve hizmeti sağlıyor. Türkiye'nin Kuzey Irak yerel yönetimi ile başlattığı enerji anlaşmalarından rahatsız oluyorlar. Yıllardır maddi ve manevi olarak Türkiye'nin kanını emen, huzuruna ve istikrarına zarar veren terör belasına bulduğumuz yerli çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından korkuyorlar. PKK'yı Türkiye'ye ve İran'a karşı taşeron olarak kullanan ve her olayda PKK kartını masada ileriye süren aktörler çözüm sürecini sabote etmek için yerli işbirlikçilerle provokasyonlar yapıyorlar. Çözüm sürecine milletin olan desteğini zayıflatmak için milleti tahrik ediyorlar; bayrağımıza saldırma cüretini gösteriyorlar. Kürt köylerini basıp masum Kürt kardeşlerimizi katleden bir teröristin heykelini dikiyorlar. Silah kaçakçıları, uyuşturucu baronları ve akaryakıt kaçakçıları ile iş birliği yapıyorlar. Bu uğurda benim de hemşerim olan gencecik Teğmen Emre As'ı şehit ettiler. Ama o teğmenin babası "Takdir-i ilahi, vatan sağ olsun" diyen bir belediye işçisi. O baba, bu milletin gerçek damarını-hasletlerini temsil eden bir semboldür. Onun gibilerin inancı ve vatan sevgisi sayesinde bu millet derin provokasyonları deşifre etmekte ve çözüm sürecine olan desteğini devam ettirmektedir.
Alman istihbaratı, Kuzey Irak yönetimi ile olan ilişkilerimizi ve çözüm süreci ile terörü nasıl sonlandırmak üzere olduğumuzu merak etmiş ve Türkiye'yi dinlemişlerdir. Bu nasıl bir müttefikliktir? Ve bu dinlemeyi sıkılmadan El Nusra, IŞİD gibi örgütlere destek verip vermediğimizi tespit etmek için yaptıklarını ima etmektedirler. Bir yandan Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerini merak ediyorlar, diğer yandan PKK gibi bir oyuncağın ellerinden alınmak üzere olduğunu fark edip telaşlanıyorlar. Diğer yandan da hiç ilgisi olmadığı halde Erdoğan-Davutoğlu ikilisini bu radikal örgütlere destek veriyormuş gibi göstermeye, dünya kamuoyunda böyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tuzağı kurarlarsa kursunlar, geçmişte olduğu gibi her seferinde bu tuzak ellerinde patlayacak. Bu ekibin yürüyüşünü durduramadılar, durduramayacaklardır. Alman istihbaratı, Paralel Yapı, Neo-Conlar, Musevi lobileri ve İstanbul'un şişman kedileri hep hesap hatası yapıyorlar. Yenilmekten, başarısızlıktan usanmadılar. Bu ekibin arkasında millet var, bu ekip milletin içinden geliyor. Bu ekip Gazze'den Somali'ye Bosna'dan Pakistan'a-Libya'ya ve Doğu Türkistan'a kadar ezilenlerin-haksızlığa uğrayanların, ümmetin duasını alıyor. Bu ekip cesur, kefeni cebinde geziyor. Bu ekip Allah rızasını ölçü alıyor.
30 Mart'ı başardılar, 10 Ağustos'ta yeni devlet başkanını seçtiler. Tüm nifak arayışlarına ve tahriklere rağmen. Yeni genel başkan ve başbakan adayını da tespit ettiler. Eylül başına kadar yeni hükümeti de kurup işe koyulacaklar. MKYK'da, MYK'da herkes en aykırı görüşleri dile getirdi; içeride tartıştılar, konuştular, istişare ettiler. Şimdi bu kadronun bütün üyeleri istişare sonucu ortaya çıkan ismin ve bu ismin yine istişarelerle kuracağı hükümetin başarılı olması için deli gibi çalışacaklar. Bülent Arınç örneği, Binail Yıldırım örneği, Beşir Atalay örneği ve Abdullah Gül örneği ortada.
Benim yeminli Erdoğan ve AK Parti düşmanlarına tavsiyem, gelin bu kadroyla dost olmayı deneyin. Yoksa başarısızlığınız daim olacak. Bu hareket en az 2023'e kadar Türkiye'yi ileriye taşıyacak inşallah. Şimdi en iyi takımı kurup 2015 seçimlerine kadar harıl harıl çalışma zamanı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.