Amerika, İran ve Danıştay saldırısı

A -
A +

CHP lideri Baykal Danıştay baskınının arkasında ihanet çetesi bir örgüt var değerlendirmelerine, "bunlar ıvır zıvır şeyler" demiş. Susurluk olayının arkasında çeteler var değerlendirmesine de Erbakan "Bunlar faso fiso" karşılığını vermişti.. Ama sonradan ortaya çıkan tablo olayın hangi boyutlarda olduğunu gösterdi. Baykal, saldırının türban sebebiyle yapıldığını ileri sürüyor. Olayın çete bağlantılarına itibar etmiyor. Emniyet Genel Müdürü ise olayın arkasında bir örgütün olduğunu söylüyor. Olayın bir bireysel olay olmadığını açıklıyor. Emniyet Genel Müdürü neye dayanarak söylüyor bunları? Emniyet ve istihbarat birimlerinin çalışmaları sonucu elde ettikleri bilgi, belge ve bulgulara dayanarak söylüyor. Peki hükümetin, emniyet ve istihbarat birimlerini yönlendirme imkanı var mı? Bu yapıları iyi tanıyanlar böyle bir imkanın olmadığını gayet iyi bilirler. Hele hele Ak Parti hükümetinin böyle bir şansı hiç yok. Bu bireysel bir olay mıdır, bir çete işi midir, dış servislerle bir bağlantısı var mıdır? Bu soruların cevaplarını yakında alacağımızı, Türk yargısının kendisine yapılmış olan bu saldırıyı en ince ayrıntılarıyla ortaya çıkaracağını ümit ediyorum. Başbakan Erdoğan'ın grup konuşmasında söylediği, "Hukuk dışı çetelerle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek." sözü beni umutlandırıyor. İktidara düşen, bu olayı her yönüyle aydınlatmak ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun önüne sermektir. Aksi taktirde iktidar bu işten ciddi zarar görür. Şemdinli'de olduğu gibi milletin kafasında ciddi şüpheler oluşur. Başbakanın grup konuşması özlenen bir konuşma idi. Birleştirici ve umut verici mesajlar içeriyordu. Beni en çok sevindiren mesaj, tüm bu kargaşaya rağmen "Demokratik yoldan dönüş yok" mesajı idi. Ankara'da Danıştay saldırıyla ilgili birkaç senaryo var. Bu olayla ilgili birkaç sebep sıralanıyor. Birincisi, hükümeti cumhurbaşkanı seçiminden önce erken seçime zorlamak. İkincisi, Türkiye'nin AB sürecini zora sokmak ve demokratikleşmeyi engellemek. Üçüncüsü türban kararına radikal örgütlerin bir tepkisi. Ben dördüncü muhtemel bir sebebi sizlerle paylaşmak istiyorum. 1 Mart tezkeresinde oluşan hayal kırıklığı, Suriye konusunda AK Parti iktidarının İsrail ve ABD politikalarına uygun pozisyon takınmaması, Hamas'ın ziyaretinin bu iki ülkede oluşturduğu düş kırıklığı ve nihayet İran krizi konusunda Türkiye'nin mazeretsiz bir biçimde ABD politikalarına teslim olmaması gibi olumsuzlukları üst üste koyuyorum. İran'ın PKK'ya karşı başlattığı operasyonların (Şimdiye kadar aklı neredeydi bilmiyorum) Türk kamuoyunda İran'a karşı bir sempati oluşturması -İran'ın diplomasisinin Türk halkını haklılıklarına ilişkin bilgilendirme- kazanma çalışmalarını bunların üzerine ekliyorum. Danıştay saldırısının Hizbullah benzeri bir radikal örgüt tarafından yapıldığı görüntüsünü verme ( zorlama da olsa) çabalarını da görünce bu işin faturasını İran'a kesilmek üzere planlandığı geliyor aklıma. Eğer kamuoyumuz, bu saldırının İran destekli Hizbullah örgütü tarafından gerçekleştirildiğine ikna edilirse Türkiye'de İran aleyhine ciddi bir kamuoyu oluşacak ve İran'a karşı yapılacak her türlü yaptırımın yanında Türkiye'nin yer alması mubah sayılacak ve İran krizi konusunda Türk hükümeti hizaya getirilecek. Eğer saldırgan yakalanmasa idi bu senaryoyu işlemek daha kolay olurdu. Ama baş aktörler henüz ele geçmediği için hâlâ böyle bir imkan var. Tabi soruşturmanın bitmesini sabırla bekleyeceğiz. Ben konuya bir ihtimali de eklemek istedim. Doğru çıkmayabilir ama bu ihtimal gözden ırak tutulmayacak bir ihtimaldir .Bu işin devletle bağlantısına gelince; Ben bu saldırının hiçbir devlet kurumu ile bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Bazı eski subayların, emekli istihbaratçıların isimlerinin soruşturmada geçmesi bu olayın devletle bağlantısı olduğunu göstermez. İyi eğitim almış bir subay veya istihbaratçı emekli olduktan sonra görev yaptığı kurumla ve görevi ile ilgili bir şey konuşmaz. Emekli olduğu kurumu sıkıntıya sokacak, yıpratacak illegal bir iş yapmaz. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu bu meseleyi çok güzel özetleyerek, "Emekli olunca kendilerini boşlukta hissedip vatanı kurtarmaya soyunuyorlar" demiş. Ben bu tespite katılıyorum. Yıllarca terörle mücadele etmiş, yüzlerce çatışmaya katılmış, defalarca azraille burun buruna gelmiş bir kısım insanları psikolojik açıdan rehabilitasyona tabii tutmadan ve tedavi etmeden emekli edip toplumun içerisine bırakmak doğru değil. Bu tür tipler ilgisiz kalmaya gelmez. Eğer iddia edildiği gibi bu olaylarla devlet kurumlarının ilgisi olsa ellerinde görevli binlerce eleman dururken emeklilerine mi ihtiyaç duyacak? Her kim planladıysa zaten kısmen amacına ulaştı. Devlet kurumlarının en tepesindeki yöneticilerimizi birbirine düşürdü, kamplaşmayı hızlandırdı ve daha beteri piyasaları karıştırdı. Ülkenin kasasından 5-10 milyar dolar uçtu. Kına yaksınlar?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.