"Bu Meclis yeni bir Anayasa yapma fırsatını kaçırdı" diyenlere saygılıyım. Bu fırsatın kaçmasının sorumlusu olarak sadece iktidar partisini göstermek doğru bir teşhis mi? Özellikle 2007 seçimlerinden sonra; iktidar partisine iş yaptırmamak, iktidarı kilitlemek, getirdiği veya getireceğini söylediği her öneriye peşinen karşı çıkmak stratejisi üzerine kurulu bir muhalefet anlayışının bu fırsatın kaçmasında hiçbir günahı ve sorumluluğu yok mu? İktidar partisi yeni bir Anayasa taslağını 2007 seçimlerinden önce başlayarak hazırlattı. Üzerinde toplantılar-tartışmalar yapıldı. Kapatma davası ile yüz yüze gelince rafa kaldırıldı. Diyelim ki iktidar partisi bu işi savsakladı, peki darbe anayasasına bir gün bile tahammül etmemesi gereken sosyal demokrat ana muhalefet partimizin Meclis çatısı altına getirdiği yeni bir Anayasa önerisi var mı? Böyle bir öneriyi hatırlayan var mı? Böyle bir öneriyle gelseydi iktidar partisi toplumsal talebin önünde durabilir miydi? Ben muhalefet partisinin Meclis çatısı altında iktidarın getirdiği her düzenlemeye karşı çıkmak, mümkünse engellemek, engelleyemiyorsa koşa koşa Anayasa Mahkemesi'ne gitmekten öte bir faaliyetini hatırlamıyorum. Milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılması ve Anayasa'nın geçici 15. maddesinin iptali (bu konuda da samimi olduklarına inanmıyorum) dışında ana muhalefet partisi son 3-4 yıl içinde ülkemizin temel sorunlarının çözümü için hangi öneriyi getirdi? Mevcut düzeni korumak, kokuşmuş yapının muhafızlığını yapmak ve değişime karşı çıkmaktan başka ne hatırlıyorsunuz? Evet, seçime 1.5 yıl kaldı. Belki yeni bir Anayasa yapma fırsatı kaçmış olabilir. Ama seçim gününe kadar Anayasa yapma fırsatı asla kaçmaz. Zaten yapılmak istenen de, AB reformlarının yapılmasını imkânsız hale getiren Anayasa maddelerini değiştirmek. 15-17 maddeyi içeren kısmi bir Anayasa değişikliğini bu Meclis her zaman yapabilir. Yapılmak istenen değişiklikler bugün duyduğumuz konular değil. Birçoğu defalarca gündeme gelen ve üzerinde tartışılan-bilinen konular. Yapılan-hedeflenen iş doğru ise "Şimdi sırası mı?" demek yanlış. 1.5 yıl Meclis ne yapacak? Oturup seçim gününü mü bekleyeceğiz? Ayrıca seçimden sonra çok farklı bir siyasi tablo mu ortaya çıkacak? "Olmaz, hayır, engelleriz, mahkemeye gideriz" sözlerinden başka bir dil kullanmayan, iletişim kanallarını kapatmış, siyasi stratejisini engelleme-iş yaptırmama üzerine bina etmiş bir ana muhalefet partisi ile görüşlerinizi hangi yöntemle yakınlaştıracaksınız, uzlaşma noktalarını hangi yolla bulacaksınız? "Uzlaşma sağlayamıyorsanız Anayasa değişikliği yapmayın" demek sorunu çözüyor mu? Ülkenin bekleyen sorunları uzlaşma bekleyerek mi çözülecek? Parti liderlerinin vakti olabilir ama sorunlar ertelenemeyecek noktalara geldi. Siyasetçiler temsil ettikleri millet adına sorunları siyaset içinde çözmek durumundalar. Siyasetin mahkeme ve karakola düşmesi çok istisnai bir durumdur. Sorunların çözüm yeri AYM değildir. Ülkenin sorunlarına halktan uzak bir yöntemle mahkeme koridorlarında çözüm aramak yanlıştır. Sandığa güvenmeyen siyasetçi olur mu? Reformları Meclis çatısı altında uzlaşıp yapamıyorsanız bu reformları halkın hakemliği ile gerçekleştireceksiniz. Bunun dışındaki girişimleri halk seçim sandığında düzeltir.