Anayasa değişikliği kararı millete bırakılacak mı?

A -
A +

Anayasa değişikliği reform paketine ilişkin CHP'nin iptal başvurusunun bu hafta Perşembe günü veya önümüzdeki hafta içerisinde AYM'de görüşülmesi bekleniyor. Konuya ilişkin değerlendirme raporu tamamlandı ve raportörün hazırladığı rapor, AYM üyelerine dün dağıtıldı. Raporun bağlayıcılığı yok. Hatta bugüne kadarki uygulamalara baktığımızda, AYM'den çıkan kararların raportörlerin önerilerinin aksi istikametinde kararlarla sonuçlandığını söylemek mümkün. Bundan sonra ne olacak? Yüce Mahkemenin üyeleri itirazları zaten biliyorlar. Onlar raportörün de raporunu inceleyip bir kanaate varacaklar. Sadece salt ideolojik gerekçelerle meseleyi değerlendiren bazı üyeler hariç, AYM üyelerinin hangi istikamette oy kullanacaklarını önceden kestirmek çok zor. Bu kez çok ketum davrandılar, ser verip sır vermediler. Konuya ilişkin görüşmenin hangi tarihte gündeme alınacağına AYM Başkanı karar veriyor. Başkan, gündemi iş yoğunluğu ve iş sırasına göre belirliyor. Mahkeme üyelerinin incelemelerinin tamamlayıp tamamlamaması da bu tarihin seçimine etki ediyor. Raportörün raporunun dağıtılmış olması konunun hemen gündeme alınacağı anlamına gelmiyor. Görüşmenin hangi tarihte yapılacağı Mahkeme Başkanı'nın tasarrufunda. Genel beklenti konunun ağırlıklı olarak bu hafta veya önümüzdeki hafta gündeme alınacağı yönünde. Peki, nasıl bir karar çıkabilir? Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir ülke olsak, bu sorunun cevabı gayet basit. Anayasa açık, Anayasanın 148. maddesinde Yüce Mahkeme'nin TBMM tarafından yapılan Anayasa değişikliklerine ilişkin itirazları, hangi kıstaslara göre nasıl inceleyeceği gayet net. Mevcut Anayasamıza göre Yüce Mahkeme, bu değişikliklere ilişkin itirazları şekil yönünden inceler. Şekil şartlarının ne olduğu da söz konusu maddede belli. Normalde mahkeme heyeti itirazları üç maddelik şekil şartlarına göre inceler. Şekil şartlarına aykırılık varsa iptal eder, yoksa aykırılık olmadığına ilişkin karar verir. Ama 367 kararının nasıl ve hangi şartlarda alındığını, TBMM'deki 411 vekilin iradesiyle hazırlanan başörtüsü ile ilgili düzenlemenin nasıl iptal edilebildiğini hatırladığımızda, "Mahkemeden nasıl bir karar çıkar?" sorusuna akılla, mevcut hukukla cevap vermek mümkün değil. Eski uygulamalarda AYM kendisini yasama organının yerine koydu. "Tekrar böyle bir hata yapılmaz" demek zor. Onun için "Her türlü karar çıkabilir" cevabı, mevcut duruma en iyi cevaptır. Sonuç olarak eğer Yüce Mahkeme Anayasa'yı zorlamadan kendisine tanınan yetkiler çerçevesinde itirazları incelerse, Anayasa değişikliği Meclis'ten geçtiği şekliyle milletin önüne gider. Ama eğer Yüce Mahkeme yetki sınırlarını aşıp konuyu esastan incelemeye karar verirse, ya yüksek yargı kurumu başkanlarının istediği gibi reform paketinin AYM ve HSYK'nın yapısını düzenleyen iki maddesini iptal edip, gerisini referanduma gönderir. Ya da sadece statükonun değişmesini istemediği HSYK maddesini iptal edip gerisini halkın önüne gönderir. Yüce Mahkeme ister söz konusu iki maddeyi, ister sadece HSYK maddesini iptal ederse esasa girmiş olacak. TBMM ne yapacak? Şu anda Ankara'da merak edilen konu bu. Meclis mahkemenin vereceği kararı bekliyor. Ama Yüce Mahkeme Anayasa'yı zorlar da esasa girerse, ortalık "Kel Ali'nin bağı"na dönecek. Terör azmış, cenazelerimiz geliyor. İsrail bizi köşeye sıkıştırmak istiyor. Böyle bir ortamda bir de Anayasa krizi yaşarsak, hepimiz herhalde ağır bedeller ödeyeceğiz. Allah sabır versin hepimize.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.