Dün bazı gazetelerde yer alan bir haberi okuduğumda adeta şoke oldum. Haber aynen şöyle idi: "Oturuma 367 milletvekili katılmaz ise CHP hemen iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak. Son Kararı Yüksek Mahkeme'nin 11 üyesi verecek. Ancak üyelerden 7'sini Sezer'in seçmiş olması, kararın iptal yönünde çıkacağı beklentisini güçlendiriyor. Siyasi kulislerde en az 7 üyenin iptal yönünde oy kullanacağı konuşuluyor." Bu haberin Türkçesi şu: Sayın Sezer'in Anayasa Mahkemesi'ne seçtiği 7 üye, CHP'nin siyasi görüşünü taşıyan üyelerdir. Bunlar CHP'nin iptal istemi başvurusu önlerine geldiğinde, hukukçu kimliklerini, vicdanlarını, Anayasa'yı hukuku bir kenara bırakıp, siyasi eğilimlerini ön plana çıkararak, kararın iptali yönünde oy kullanacaklarını söylemektir. Bu değerlendirme, hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından seçilen 7 üyeye hakarettir. Bu değerlendirmeye katılmak mümkün değildir. Yıllarını adalet dağıtmaya adamış, mesleğinin zirvesine gelmiş, hukuk alanında ulaşılabilecek en yüksek makama layık görülmüş insanların, Anayasa'nın, hukukun dışındaki etkenleri ön planda tutarak karar verebileceklerini düşünmek bile istemiyorum. Bu insanlar bir siyasi görüşün, bir partinin değil, Yüce Mahkeme'nin üyeleridir. Hiçbir Anayasa Mahkemesi üyesinin, Yüce Mahkeme'nin kararlarını tartışılır hale getirme hakkı yoktur. Anayasa Mahkemesi kararları hukuki kararlardır, siyasi kararlar değil. Siyasi karar verdikleri takdirde Anayasa Mahkemesi yıpranır. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, "İnşallah önümüze gelmez. Parlamento çözer" temennisinde bulunmuştu. Ama gelin görün ki, oylarımızla seçip Meclis'e gönderdiğimiz, bu sorunları çözmeleri için vekalet verdiğimiz bazı vekiller 1. Tur oylamaya gelmediler. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanını seçmek T.B.M.M.'nin görevidir. Bu görev milletin seçip parlamentoya gönderdiği vekillerin görevidir. Bu vekiller oturuma katılmayarak görevlerini yapmamış, kendi işleri olan bir işin sorumluluğunu mahkemeye havale etmişlerdir. Millet görevden kaçanlara sorumluluklarını mahkemelere havale edenlere sandıkta hesap soracaktır. Dün süreci baştan sona Meclis'te izledik. CHP tarafından kurgulanan bu oyunda kaybeden kim olacak? Bence bu oyunun mağlupları DYP ve ANAP'dır. CHP Lideri Baykal, bu süreçte el bombasını hazırlamış, pimini çekip Sayın Ağar'ın ve Sayın Mumcu'nun kucağına atmıştır. Ve bu bomba ikisinin kucağında patlamıştır. Toplumun yüzde yetmişini oluşturan sağ seçmen, ANAP ve DYP'yi, CHP'nin peşine takılmakla suçlayacaktır. Rahmetli Menderes'in boynuna yağlı ilmeği takan siyasi duruşla aynı cephede yer alan Ağar'ı seçimlerde cezalandıracaktır. Sayın Ağar'ın oturduğu koltuğun arkasında yazan Menderes'e ait 'Yeter söz milletindir' anlayışıyla Ağar'ın tutumu örtüşmemiştir. Sayın Mumcu 'Özal Çankaya'ya çıkarsa onursuzca indiririz' sözünü söyleyen Baykal'la bu oyunda aynı safta yer almıştır. Bu duruşu tabanına anlatması, sağ seçmeni ikna etmesi çok zordur artık. Tüm bunların ötesinde eğer Anayasa Mahkemesi siyasi bir karar verir de seçimi iptal ederse ve erken seçime gidilirse AK Parti 400 milletvekili ile Meclis'e gelir. Bundan hiç şüphem yok.