Arap Birliği'nin gündemi Suriye

A -
A +

> Rabat Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte Fas'tayız. Bakan Davutoğlu gezisinin birinci bölümünü Fas'la ikili ziyaret ve ikili ilişkilerin gözden geçirilmesi ve geliştirilmesine, ikinci bölümünü de Fas'ın ev sahipliğinde yapılan Türk-Arap formuna ayırmış. Fas; Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu etkileyen değişim rüzgârlarının kendi ülkesine de ulaşacağını en erken fark eden ve en hızlı tedbir alan Arap ülkesi. Kral, hızlı bir şekilde reformları yapıp uygulamaya koymuş. Bu sayede dönüşüm süreci olaysız geçmiş ve ülke istikrarını koruyabilmiş. 1 Temmuz 2011'de kısmen demokratik olan yeni anayasa referandumla kabul edilmiş. 25 Kasım 2011'de de erken genel seçimler yapılacak. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçimlerden birinci parti olarak çıkması bekleniyor. Tek başına iktidarı zor görünüyor. İstiklal Partisi ile bir koalisyon hükümeti kurabileceği öngörülüyor. Aklın yolu bir, bütün bunları yapıp, bütün bu değişimlere öncülük edip ülkesini kaosa sürüklenmekten kurtaran ve değişime liderlik eden kral, halk tarafından çok da seviliyor. Etkinliğinden ve popülaritesinden bir şey yitirmemiş. Hem kendini kurtarmış hem ülkesini. Orta Doğu'daki diğer diktatörler bu örnekten ders çıkarmalıdırlar. Türk-Arap Forumu toplantıları 4 yıldır yapılıyor. Türkiye ile Arap Birliği arasında, bir yıl Türkiye'de, bir yıl da Arap Birliği üye ülkelerinden birinde yapılıyor. Bu yılki toplantıya geçen yıl, Fas ev sahipliği yapmak istemiş. Bu nedenle toplantı Fas'ta icra ediliyor. Türkiye ile Arap Birliği arasında ilişkileri düzenlemek, küresel ve bölgesel sorunlarda iş birliği tesis etmek amacıyla yapılıyor. Geçen yılki toplantı İsrail'in Mavi Marmara'ya saldırısından 15 gün sonra İstanbul'da yapılmıştı. Bu yılki toplantı da Suriye'deki tatsız gelişmelerin hemen arifesinde yapılıyor. Ayrıca Rabat'ta, Türk-Arap Forumu'nun hemen ardından Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısı yapılacak. Toplantının ana gündem maddesi; Suriye'deki gelişmeler. Suriye'deki gelişmelerle hem Türkiye hem Arap Birliği yakından ilgili. İlk kez Arap Dünyası bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalmıyor. Bilindiği gibi, Arap Birliği Suriye'deki yönetimle ilgili 8 maddelik bir karar aldı. Bu kararla, bir yandan Suriye'nin iç ve dış muhalefetine destek veriliyor bir yandan da halka silah doğrultmaması için Suriye ordusuna çağrı yapılıyor. Herhalde Türk-Arap Forumu'nun gündemi de Suriye olacak. Sanıyorum Türkiye ve Arap Birliği, Suriye muhalefetinin organizasyonunu, Esad sonrasının planlamasını Batıya veya ABD'ye bırakmak istemiyor. Saddam sonrası Irak Londra'da, Kaddafi sonrası Libya Paris'te planlanmış, Arap dünyası da seyirci kalmıştı. Suriye'de aynı hataya düşmemek için kollar sıvanmış durumda. Suriye'deki değişim ve dönüşüme Türkiye ve Arap Birliği öncülük edecek gibi görünüyor. Bu toplantının Arap Baharında, en sağlıklı geçişi yapabilen ender Arap ülkesi Fas'ta yapılmış olması iyi bir tesadüf. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye devlet başkanıyla yakın bir dost ve arkadaş olan Başbakan Erdoğan'ın 'Arap Baharı'nın başlangıcında yaptığı bir telkini anlattı. Sayın Erdoğan, Esad'a, "Gördüğüm kadarıyla Suriye halkı seni seviyor. Hiç çekinme seçime git, seçimle işbaşına gel. Halkının desteğini al, hızla reformları yap, değişimi yönet" diye telkinde bulunmuş. "Esad, bu telkine uyacağına, değişim talep eden halkına kurşun yağdırdı" diyor Davutoğlu. Suriye'deki rejime rağmen bir muhalefetin oluşması çok güç. Suriye'deki muhalefet 3'e ayrılıyor. Şam'da, Esad'ın izin verdiği ölçüde göstermelik muhalefet yapan bir yapı var. İstanbul'da oluşmuş Suriye Ulusal konseyi var. Bir de şehirlerdeki direniş komiteleri var. Asıl muhalefeti bu komiteler yürütüyor. Bu komiteler geçtiğimiz günlerde İstanbul'da bulunan ulusal konseyin kendilerini temsil ettiklerini açıkladılar. Sayın Davutoğlu, "Ben ulusal konsey yetkilileri ile bu komitelerin açıklamalarından sonra görüşme ihtiyacı duydum" diyor. Türkiye, Arap Birliğini de yanına alarak Suriye'deki değişime katkı verecek. Reform yapmak, değişime liderlik etmek yerine Şebbialar gibi mafyavari kontrolsüz silahlı güçlerle halkına silah doğrultan diktatör, bakalım ne kadar dayanacak? Uluslararası camia ile başı zaten belada olan İran kendisini bakalım ne kadar taşıyabilecek?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.