"Arkamda Türkiye vardı"

A -
A +

Ağustosta kaçırılan iki THY pilotu Ankara'nın müthiş mekik diplomasisi sayesinde serbest bırakıldı. Üçlü takasla çözülen krizde, kimsenin burnu kanamadan sonuç alınması müthiş bir kriz yönetme başarısı olarak tarihe geçecektir. Pilotlarımızın eşlerini ve ailelerini kutluyorum. Müthiş bir sabır ve metanet gösterdiler. Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a ve Dışişleri Bakanı'na güvendiler, inandılar. Muhalefetin kışkırtıcı çağrıları ile dolduruşa gelmediler.

Üçlü bir takası kapsayan zor bir operasyondu yapılan. Bu operasyonun mutlu sonla bitmesi Türkiye'nin büyük devlet olma özelliği ile yakından ilgili. Demek ki Orta Doğu gibi çetrefilli bir coğrafyada sözümüz para ediyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın bölgenin yerel aktörleri üzerindeki nüfuzu belirleyici rol oynadı. Benzer operasyonları Türkiye Afganistan, Pakistan ve Libya gibi ülkelerde de başarıyla gerçekleştirdi.
Başbakan Erdoğan'ın bizzat havalimanına gelerek pilotlarımızı karşılaması, onların ve ailelerinin sevincine ortak olması bir liderin insana verdiği değer açısından takdire şayan bir davranıştır. İşte Başbakan Erdoğan'ın sahici kişiliğinin yansımalarından sadece biridir bu. Güçlü devlet böyle olunur. Sloganla güçlü devlet olunmaz. Pilotlar, "Devletimizin yanımızda olduğunu biliyorduk. Bu bize dayanma gücü verdi. Umudumuzu asla yitirmedik" demiş. Bu cümle her şeyi özetliyor. "Arkamda Türkiye vardı" sözü çok kıymetli bir söz. Türkiye artık dünyanın en ücra köşesinde bile olsa vatandaşlarına sahip çıkan bir ülke. Bu başarı yeni Türkiye'nin bölgedeki gücünün sonucudur.

Çözüm sürecinde son durum
Kandil, KCK ve BDP demokratikleşme paketinden umduklarını bulamadıklarını belirtip çözüm sürecinin bittiğine ilişkin kuvvetli demeçler ve işaretler verdiler. İmralı'dan da benzer bir tepki beklediler ama Öcalan tam tersine çözüm sürecinin devamından yana tavır koydu.
Kandil yeniden silahlı saldırılara döneceğini ima etse de Öcalan'ın buna izin vermeyeceği biliniyor. Öcalan yasal siyaset içinde kalarak hükümetin zorlanması yöntemini öneriyor. İşler ne kadar sarpa sararsa sarsın hiç kimse 21 Mart öncesine dönüleceğini düşünmüyor. Sözde ateşkesin bozulacağına da ihtimal verilmiyor. Çözüm sürecinden geri dönen tarafın bu işin altında kalacağını herkes gayet iyi biliyor. Her ne kadar "Sözün sustuğu yerde, neyin konuştuğunu iyi bilirsiniz" gibi sözler sarf eden BDP'li Kışanak gibiler de geriye dönülemeyeceğinin farkındalar. Çok şükür yaklaşık 10-12 aydır Türkiye terör nedeniyle kanın akmadığı ve insanların ölmediği bir ülke. Herkes bunu korumak için samimi çaba sarf etmelidir. 2005'ten bu yana Kürt etnik kökenli vatandaşlarımızla ilgili birçok adım atıldı. Son demokratikleşme paketiyle birlikte atılan adımları kimse küçümsememelidir. 5-10 yıl önce lafını bile edemediğimiz birçok sorun çözülüyor. Eğer çözüm süreci başarıya ulaşır barış ortamı kalıcı hale gelirse daha cesur adımlar atılır. Her şeyin bir anda yapılmasını beklemek yanlış bir duruş. Hükümet bu hazırlığı yapmadan adımlar atarsa Kürt sorunu yanında bir de Türk sorunu ortaya çıkar. Ben yerel seçimler sonuçlanıncaya kadar yeni adımlar beklemiyorum. Birazcık daha sabır ve sükûnet. Nereden nereye gelindi? Yeterli mi? Hayır. Ama her şey bir anda olmaz. Olursa başka yeni sorunlar çıkar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.