ABD , Irak harekâtını başlattığında ' muharebeyi kazanır ama savaşı kazanması çok zor görünüyor' demiştik. Nitekim dediğimiz oldu . Koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti ama bir türlü kontrol altına alamadı. Asayiş ve güvenlik sağlanamadığı gibi halkın temel ihtiyaçları da karşılanamadı. En önemlisi; nüfusun yüzde 15'ini oluşturan Kürtler hariç halkın desteğini sağlayamadı. Hâlâ koalisyon güçlerine karşı saldırılar düzenleniyor ve günde birkaç ABD askeri öldürülüyor. ABD, harekatın başından bu yana yaptığı hataları devam ettirirse bu saldırılar gittikçe artar ve korkarım ki Irak Filistin'e döner. Görülüyor ki; ABD işgal harekatını planlamış ama işgal sonrası ile ilgili bir strateji belirlememiş... Irak'ta tam bir kargaşa hakim. ABD, savaştan önceki hazırlık döneminde, savaş esnasında ve şimdi de etnik unsurlar arasında yanlış tercihler yaptı. Şii Arapları, Sünniler ve Türkmenleri bir kenara iterek tüm işlerini nüfusun altıda birini oluşturan Kürt gruplarla gördü. Bu arada harekatın gerekçelerinin bir yalandan ibaret olduğu da ortaya çıktı. Amerika, harekatın haklılığını bırakın Irak halkını , İngiliz halkını hatta kendi halkını bile inandıramadı. Dünyada herkes bu harekatı bir işgal harekatı olarak görüyor. Halkın desteğini temin etmeden işgal ettiğiniz bir bölgede asayişi sağlamanız ve huzur içinde varlığınızı devam ettirmeniz çok zor. Irak'ta önemli kayıplar vermeye başlayan ve güvenliği sağlayamayan ABD, Barış gücü oluşturma çabalarını hızlandırdı. Bilindiği gibi bu kapsamda Türkiye'den de asker istiyor. Fakat ABD'nin asker talebi çok talihsiz bir döneme rastladı. Tezkerenin reddiyle bozulan iki ülke arasındaki ilişkiler Süleymaniye skandalıyla iyice gerildi. ABD'nin Süleymaniye'de Türk Askerlerine reva gördüğü kötü muamele yedisinden yetmişine Türk insanını çok üzdü. Şu sıralar Türk halkı ABD'ye karşı çok tepkili ve öfkeli. İşte tam böyle bir ortamda asker talebi gündeme geldi. Bence önemli bir zamanlama hatası. Kamuoyu ikiye bölündü Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, şu sıralar yaptığı Washington ziyaretinin sonunda Türk ABD ilişkilerinin seyri ve Irak sorunu ile ilgili gelişmeler daha net bir hal alacak. Türk askerinin Irak'ta görev alması konusunda kamuoyu tezkere krizinde olduğu gibi ikiye bölünmüş durumunda . Çoğunluk ABD'ye tepkili olduğu için Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkıyor. Bu görüş sahipleri; "Türkiye halen Irak halkının direnişiyle karşılaşan Amerika'nın işgaline ortak olmamalı. Direnişin olduğu Orta Irak'ta görev almak Mehmetçik için bir risktir. Süleymaniye rezaleti orta yerde dururken nasıl böyle bir yardımı isteyebilirler. ABD Savunma Bakan Yardımcısının tezkere krizinden sonra Türkiye'ye ve Türk Silahlı Kuvvetlerini hırpalayan sözlerini nasıl unutacağız?. ABD'ye karşı halkın öfkesi doruktayken böyle bir teklif nasıl gündeme gelebiliyor? Kürt gruplara kucağını açan, bir Kürt federasyonu kurma hazırlıklarını sürdüren, Türkmenleri yok sayan, 5 bin KADEK militanın bölgede barınmasına göz yuman ve Irak'ın geçici idaresinde Peşmergelere ağırlık veren, kısacası taraf tutan ve Türkiye'nin bölge ile ilgili tüm hassasiyetlerini yok sayan ABD için mi bölgeye asker göndereceğiz ?" Başka bir görüş de Türkiye'nin Irak'taki uzun vadeli çıkarları için asker gönderilmesinden yana. Böyle düşünenler, 'Irak'ın geleceğinde söz sahibi olabilmek için askeri varlığımızı orada bulundurmak lüzumludur. Bozuk olan Türk ABD ilişkilerini yeniden canlandırmak için bir askeri işbirliğinin kurulmasına ihtiyaç vardır. Türkiye'nin Kuzey Irak ile ilgili kırmızı çizgileri ABD-Kürt stratejik ittifakı sonucu yok olmak üzeredir. Türkiye bölgeye asker gönderirse tekrar inisiyatifi ele geçirir ve kırmızı çizgilerini muhafaza etme avantajını kazanır. Bu nedenlerle duygusal davranılmamalı, ileriyi düşünerek adım atılmalıdır. Türkiye asker gönderirse Irak'ın yeniden yapılandırılmasında sivil yönetimin oluşmasında etkili olur' diyor. Benim bu konudaki düşünceme gelince; Türkiye sınır komşusu Irak'taki gelişmelere seyirci kalmamalıdır. Amerika , Birleşmiş Milletlerin davetini sağlaması halinde BM şemsiyesi altında oluşturulacak bir barış gücüne Türkiye önemli katkıda bulunmalıdır. Bu, uzun vadede Türkiye'ye önemli çıkarlar sağlayacaktır. Ancak Türk askerinin görevlendirileceği sektör-bölge çok önemlidir. TSK'yı Türkmeneli bölgesinin dışında görevlendirmek bir risktir. Ama karar ne olursa olsun hükûmet hızlı hareket etmeli muhataplarını oyalamamalı ve meclise kabul ettiremeyeceği bir taahhütte bulunmamalıdır.