Eğitim problemi, bu ülkenin gündemini yıllarca meşgul etmiş, pansuman tedbirlerle iyileştirilmeye çalışılmış amiyane tabirle ne öldürmüş ne de güldürmüş bir problem olagelmiştir. Millî eğitim onca hantal yapısıyla mutlaka neşter vurulması gereken içinden çıkacak kan ve irine, yapılacak dedikoduya ve spekülasyonlara, rağmen bu ülkenin en hassas meselesi olma önceliğini koruyagelmiştir. Zordur, kanayan yaraya neşter atmak. Zordur, ters akan akarsuları tabiî yatağına sokmak, zordur, hasta adamı tedavi etmek... Kısaca zordur, bu ülkede faydalı işlere imza atmak. Sıcacık yatağınızda uyur, rahat koltuklarınıza biraz daha yerleşirsiniz de kimsecikler bir şeyler söylemez size. Ama her türlü gerçeğe karşı kulakları sağır, ağızları dilsiz olanlar negatifliğin en derinine kitlenmiş olarak çıkıverirler her adımda karşınıza. Evet, dedik ya zordur, bu ülkede adam olmak ve adam gibi işler yapmak. Nice bakanlar gördü bu ülke. Eğitimle uzaktan yakından ilgili olmayanından, avukat olanına kadar. Hepsi bir şeyler yapmak istediler karınca kaderince. Ama bir bakanı da tanıdı bu ülke. Anadolu'nun bağrından çıkan kendi insanına kendi problemlerine kendi kültürüne aşina bir bakan. Yüreği inançla, kafası bilimle, bedeni enerjiyle doluydu bu bakanın. "Baş eğmezüz edaniye dünyayı dûn içün Allah'a'dır tevekkül ve itimadımız" diyordu. Hak ve doğru bildiği ne varsa, bütün yerel tecrübesini batıdaki deneyimleriyle birleştiriyor, bu yanlış gidişe bir 'son' vermek istiyordu. Uykusuz geçen onlarca gece, çekilen sıkıntılar ziyadan rencide olan gözler ve bu ülkede doğru işler yapmanın zorluğunun bilinci. Fakat artık değişmeliydi bu gidiş... Dünya bilim, fen ve teknoloji peşinde koşarken eğitim hayatı boyunca bilgisayar klavyesine dokunmamış öğrenciler dünya ile elbette yarışamazdı. Bu amaçla bütün okullar bilgisayar ağıyla donatıldı. Bakanlıktaki bütün atamalar bilgisayarla yapılmaya başlandı. Sadece "Öğretmenler Günü"nde hatırlanan öğretmenler, bir taraftan ev sahibi edilirken diğer taraftan bilgisayara sahip olmaya başladı. Öğretmenlik profesyonel bir meslek haline getirildi. Kademelendirme yapıldı. Fen-Edebiyat fakültesi mezunları diplomalı işsizler ordusu olmaktan çıkıp kendi alanlarında öğretmenlik yapma hakkı elde etmeye başladı. Bir seferberlik havası içinde yolu bile olmayan köylerde okul inşaatları başladı. Yıllarca ezberci eğitimle mahvedilen genç beyinler için hayatî boyutu olan yeni müfredat programları hazırlanmaya başlandı. Modern dünyanın vazgeçilmez bir gerçeği olan okul öncesi eğitim çalışmaları tamamen bilimsel bir tasarımla gözden geçirilerek gerekli alt yapı çalışmalarına başlandı. Eğitimin bütün bireylerin ortak ihtiyacı olduğu göz önüne alınarak özellikle kız çocuklarının okula gitmeleri teşvik edildi ve 2003-2004 yılında yetmiş üç bin kız çocuğunun okula gitmesi sağlandı. Yine burada, bir damlanın denize nispeti saymakla bitiremeyeceğimiz ücretsiz kitap dağıtımından, öğrenci burslarına; fiziksel alt yapı iyileştirme çalışmalarından estetik yeni tip proje üretimine kadar birçok alanda adeta bir eğitim devrimi gerçekleştirildi. Şimdiye kadar yapılanların, yapılacakların teminatı olduğunu biliyor ve bu ülkenin güzel gençliğinin hak ettiği muasır medeniyet seviyesine geleceği günü dört gözle bekliyoruz. Ziya Paşa'nın tasvir ettiği "Devlet adamlarının sayısının artması bu ülkenin geleceği açısından hayatî önem taşımaktadır." Evet; ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.