Dün sabah MHP'nin geleneksel hale getirdiği yazılı ve görsel medyanın Ankara temsilcilerinin davetli olduğu basınla sohbet toplantısına katıldım. Toplantıya medyamız yoğun bir ilgi göstermişti. MHP'nin üst yönetimi de toplantıda hazır bulundu. Sheraton Oteli'nde gerçekleştirilen toplantının salon oturma düzeni önceden planlanmıştı ve dikkat çekiciydi. Sayın Devlet Bahçeli'nin oturduğu ince, uzun masada KanalTürk televizyonundan tutun da Ortadoğu gazetesinin Ankara temsilcisine kadar tüm televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcilerine yer verilmişti. Masada özellikle bazı grupların temsilcilerine yer verilmemiş, onlar salondaki diğer masalara planlanmıştı. Genel başkanın masasında İhlâs Grubu'na, Yeni Şafak grubuna ve Kanal 7'ye yer verilmemişti. Biz İHA, TGRT HABER ve Türkiye Gazetesi olarak arkaya atılmıştık. Bu durumu önce yadırgadım ve Sayın Bahçeli salona girmeden arkadaşlarımla birlikte bu ayrımcılığı protesto etmek amacıyla salonu terk etmek istedim. Ancak mantığım duygularıma hâkim oldu, bunu yaptığım takdirde bu oturma planını yapanlarla aynı seviyeye düşeceğimi düşündüm ve salondaki yerimi aldım. MHP'nin basından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Şandır Beyin böyle bir uygulamayı yapmayacak kadar nazik ve adil bir insan olduğunu bildiğim için yer planlamasını kimin yaptığını merak ettim. Aslında kimin yapmış olabileceğini tahmin etmiştim. Tahminim istikametinde Genel Başkan Yardımcısı Sayın Oktay Vural'a "Galiba bu oturma düzeni sizin eseriniz?" diye sordum. Sayın Vural da, "Evet oturma düzenini ben yaptım" dedi. Sayın Vural televizyon kanalınızda, gazetenizde bize yer vermiyorsunuz" tarzında bir de serzenişte bulundu. Oktay Vural, benim beğendiğim, başarılı bulduğum, açık sözlü iyi bir dosttur. Söylediklerine çok şaşırdım. Sanki Sayın Bahçeli'nin masasına oturttuğu TV ve gazeteler MHP'ye her gün yer veriyor! Kendisi de gayet iyi bilir ki o masadaki bazı gazete ve TV'ler yıllarca MHP ve ülkücüleri "eli kanlı katiller-faşistler" diyerek onlara yapmadıklarını bırakmamıştır. Medyaya adım attığım ilk gün bana bu işin duayenleri bir tavsiyede bulunmuştu; "Ne kadar vurursan, ne kadar eleştirirsen o kadar itibar görürsün" diye. Dün onlar haklı çıktılar. Oktay Beyin canı sağolsun ama iddiası doğru değildir. Biz İhlâs Grubu olarak Meclis'te grubu olmayan bir muhalefet partisine ne kadar yer verilmesi gerekiyor ise MHP'ye ondan daha fazla yer veriyoruz. Bizim milliyetçi-muhafazakâr bir partinin eylem ve söylemlerine yer vermememiz söz konusu olamaz. Bundan sonra da yer vermeye devam edeceğiz. Ben Sayın Vural'ın alınganlığını, çok sevdiği kardeşlerinden beklediği seviyede ilgi görmemenin verdiği bir hayal kırıklığı olarak değerlendirmek istiyorum. Siyasetçi aklını duygularının önüne koymak zorundadır. Duygusal tepkilerle yapılan bir ayrımcılık benim Sayın Bahçeli'nin çok önemli bulduğum tespitlerine yer vermemi engelledi. Kısa da olsa bazı tespitlerine yer vereceğim. Devlet Bey, basın mensuplarınca sorulan tüm sorulara bir devlet adamına yakışır üslupta cevaplar verdi. Tüm doldurma ve tuzak sorulara rağmen, cevaplarında ülke bütünlüğü-birlik-beraberlik, demokrasi ve hukukun üstünlüğü, Meclis iradesinin önemi ve ülkenin ulusal çıkarlarına vurgu yaptı. Bahçeli, "Siyaset için her yol mubah" anlayışından uzak-ilkeli bir lider. Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Anayasa ve Meclis iç tüzüğüne saygılı olduğunu, ancak toplumda erken seçim yapılarak oluşacak yeni Meclisin Cumhurbaşkanını seçmesinin daha doğru olacağı kanaatinin yaygınlaştığını ve MHP olarak kendilerinin de bu kanaate katıldıklarını ifade etti. Sayın Bahçeli; Cumhurbaşkanlığı seçimi sebebi ile ülkede siyasi istikrarsızlığın rejim krizinin çıkmasının doğru olmadığını, bir ara rejim korkusu içerisinde ve gölgesinde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmasını doğru bulmadığını düşünüyor. Tüm bu gerginlikleri ortadan kaldırmak için, sokağa dökülmenin, demokrasi ve hukuk dışı yollar aramanın anlamı yok, çare Meclisin çatısı altında aranmalı diyor. Bahçeli'nin "Meclis iradesinde, millet iradesinde aranması gereken gücü başka kanallarla ortaya koyarak Türkiye'de bir siyasi iktidar değişikliğini düşünmek Türkiye için çok yanlış bir yol olabilir. Buna dikkat etmek gerekir. Çıkış yolu demokrasi içinde aranmalı" değerlendirmesi son derece yerinde bir uyarıdır. MHP lideri, milletin içinde olmadığı, millet iradesinin dikkate alınmadığı hiçbir hareketi tasvip etmeyeceklerini ısrarla vurguluyor. Sokağı karıştırmak ve milleti kamplaştırmak isteyenlere duyurulur.