Bakan Davutoğlu ve ekibine yetişemiyoruz

A -
A +

Türkiye'nin dış politika gündemi insanın başını döndürecek kadar hızlı geçiyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve ekibi geçtiğimiz salı günü 10 bakanla birlikte Suriye'ye çıkarma yaptılar. Suriye-Türkiye ilişkilerinin geldiği nokta memnuniyet verici. Bir sonraki gün Sayın Davutoğlu ile Bursa'da karşılaştık. Burada Ermenistan cumhurbaşkanı ve heyetini karşıladı ve heyetler arası görüşmelere katıldı. Daha sonra birlikte maç seyrettik. Sayın Cumhurbaşkanın uçağı ile gece 03.00'te Ankara'ya döndük. 2.5 saat dinleyip sabah 07.00'de Başbakanla birlikte Bağdat'a hareket ettik. Bağdat'ta gece yarılarına kadar süren yoğun bir mesai yapıldı. İki ülke ilişkilerini üst düzeye çıkaracak, ticaret hacmini 5 milyar dolardan 20 milyar dolara yükseltecek ve Irak'ı problemsiz bir komşu haline getirecek 48 anlaşma imzalandı. Sayın Davutoğlu Bağdat'ta da gece yarılarına kadar önemli temaslarda bulundu. Türkiye'ye döndüğümüzde saat gece yarısını geçmişti. Sabaha yakın eve geldik. Aynı gün Bakan Davutoğlu bizi Bosna-Hersek, Arnavutluk gezisine davet etti. Yine birkaç saatlik uykuyla Cuma sabahı Bosna'ya hareket ettik. İşte Bakan Davutoğlu ve beraberindeki diplomatların 4 günlük mesaisi böyle geçti. Her gece 3-4 saati geçmeyen uykudan sonra neredeyse her gün 18 saatlik bir çalışma temposu. Diplomatlar sayın bakanın her gününün bu tempoda geçtiğini söylüyor. Allah güç-kuvvet versin. Bir taraftan Orta Doğu'da etkin rol oynamak, bir taraftan Kafkaslar'daki problemlerin çözümüne aktif katkı sağlamak, diğer yandan Balkanlar'daki gelişmelere müdahil olup yön vermek diğer yandan da komşularımızla 0 problemli bir ilişki geliştirmek çabasının arkasında yatan emek ve ekip çalışması bu işte. Hiçbir başarı tesadüf değil. Hiçbir sorun kendiliğinden çözülmüyor. Tüm bu yoğun mesaiye Davutoğlu Hoca'nın kıvrak zekâsını, diplomasi bilgisini, perspektifini ve Türk diplomatlarının insanüstü çabalarını eklediğinizde Suriye örneği gibi başarılar kaçınılmaz oluyor. Bakan Davutoğlu ile birlikte geldiğimiz Bosna-Hersek'ten Arnavutluk'a da geçeceğiz. Bakan yıl sonuna kadar Balkanları karış karış dolaşmayı planlıyor. Bosna-Hersek'te önemli gelişmeler var. Türkiye, dünya kamuoyunun antenlerini buradaki gelişmelere çevirmeye çalışıyor. Bosna-Hersek kritik bir süreçten geçiyor. Bu süreçte Boşnak kardeşlerimizin Türkiye'nin yakın ilgisine çok ihtiyaçları var. 1995'te kurulan Uluslararası Yüksek Temsilcilikten AB misyonuna geçme tartışmaları etnik gerilimi tehlikeli boyutlara çıkarmış durumda. AB ve ABD'li yetkililer ülkede anayasa ve diğer alanlarda yapılacak reformlar konusunda taraflara baskı yapıyor. Türkiye, Bosna-Hersek'i, Dayton Anlaşmasından geri gidilmeden sınır bütünlüğü korunarak önce NATO'ya sonra AB'ye girmesini öneriyor. Bosna'da uluslararası misyonu AB'nin devralması Boşnaklar'da endişe uyandırıyor. Boşnaklar, her yeni müzakerenin Bosna'da kendi konumlarını biraz daha zayıflattığına inanıyorlar. Ancak Boşnak siyasi partileri arasında da ihtilaflar var. Bakan Davutoğlu bu ihtilafları gidermeye çalışıyor. Türkiye; merkezî hükümeti güçlü, sınırları garanti altına alınmış ve NATO'ya üye olmuş ve bilahare AB üyeliğine dahil edilmiş bir Bosna-Hersek hedefliyor. AB hedefe ulaşmak istiyorsa önce Bosna-Hersek'in ileride dağılmayacağına ilişkin güvence vermek durumunda. Boşnaklara bu güvence verilmeden bu süreç yürümez. Bosna-Hersek güçlü bir merkezî devlet halinde AB'ye alınmalı. Yoksa bu ülkeye yazık olacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.