Balyoz Davası

A -
A +

Eskişehir'de ele geçen belgeler üzerine Balyoz soruşturmasında ifadeye çağrılan muvazzaf askerler Beşiktaş Adliyesi'ne giderek ifade verdiler. Bu askerlerden bazıları ifadeye gitmemek için hastaneden rapor almış. Ancak Genelkurmay devreye girerek gidip savcıya ifadelerini vermeleri için ilgilileri ikaz etmiş. Doğrusunu yapmış. Suçsuz olduğuna inanan, yaptığı eylem ve işlemlerin hukuka aykırı olmadığından emin olan bir insan yargıdan kaçmaz. Gidip hesabını verir. Hele hele asker kişiler hukuka saygılı davranmakla mükelleftir. Ancak Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın sağlık raporu alıp ifade için savcıya gitmemesi hoş bir görüntü değil. Sayın Balanlı tutum ve davranışları ile kurmay subaylara örnek olmak zorunda. Hiçbir makam sahibi kendisini hukukun üstünde göremez. Maalesef TSK içinde de yasaları çiğneyerek illegal yapılanmaların içinde bulunanlar olmuş. Hukuk geçmişe dönük olarak bu konuları soruşturuyor. Soruşturma esnasında ilgili herkesin ifadesine başvuruyor. Orgeneral rütbesini taşımak hiç kimseyi bu sorgulamanın dışında tutmaz. Bilakis Orgeneral rütbesine kadar gelmiş bir asker hukuku daha çok önemseyecek deneyime sahiptir. Ortaya atılan tüm iddiaların soruşturulup bir sonuca bağlanması TSK açısından önemlidir. Suçsuzlar aklanacak, varsa çürük elmalar temizlenip hesap sorulacak. TSK da millet nezdinde zan altında kalmayacak. TSK'nın bu soruşturmalarda yargıya her türlü desteği vermesi kendi geleceği açısından önemlidir. Star gazetesine saldırı Ülkücü oldukları iddia edilen bazı tipler MHP hakkında bir yazarın yazdığı yazı nedeniyle Star gazetesini basmışlar. Ellerinde taşlarla sopalarla ortalığı harabeye çevirip insanları tehdit etmişler. Yazıklar olsun! Bunu yapanların Güneydoğu'da cam çerçeve indirip sokakları savaş alanlarına çevirenlerden ne farkı var? Bu davranışı sergileyenlerin ülkücü olmaları mümkün değil. Ülkücüler 12 Eylül'den önce bu konuda ciddi bedel ödediler, derslerini aldılar. Taş, sopa yerine kaleme, bilgisayara sarıldılar. Sokak çatışmalarının hem kendilerine hem de Türkiye'ye ne zararlar verdiğini bu ülkede en iyi bilen ülkücülerdir. Bu eylem düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılmış çirkin bir saldırıdır. 12 Eylül'den sonra her gerçek ülkücü gençleri sokak çatışmalarının, şiddetin dışında tutmak için ciddi çaba sarf etmiştir. Zannediyorum Ergenekoncular ülkücüleri 12 Eylül öncesinde olduğu gibi tekrar sokağa dökmek için düğmeye basmış durumdalar. Son kurtuluşu bu reçetede görüyorlar. Ülkücülerin sokağa dökülmesini engelleyen MHP üst yönetimine kaset operasyonları düzenleyip partiyi yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar. Ülkücüler bu oyuna gelmemeli. Bu oyunla bir Türk-Kürt çatışmasının ilk kıvılcımları çakılıyor. Bu ülkeye yazık olur, herkes aklını başına toplasın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.