Barış süreci...

A -
A +

Abdullah Öcalan'ın İmralı'ya giden BDP heyeti ile yaptığı görüşmenin tutanakları basına sızdırıldı ve dün bir gazetede yayımlandı. Böylece Öcalan'ın eylemsizlikten, çekilmekten ve silah bırakmaktan ne kastettiğini, beklentilerini ve düşüncelerini öğrenmiş olduk. Eğer servis edilen tutanaklar gerçekse belki de açıklanması hayırlı olacak. Kim, kimin barış sürecinden ne anladığını ve ne beklediğini öğrenmiş olacak. Hoşumuza gitse de gitmese de; ettiği laflar, savurduğu tehditler, kullandığı dil canımızı sıksa da demokrasilerde her fikir tartışılır, her düşünce üzerinde konuşulur. Şiddeti teşvik etmediği ve kutsamadığı sürece her fikir dinlenmeli ve üzerinde tartışılmalıdır. Eğer amaç terör örgütüne silah bıraktırmak ise bu alandaki en güçlü aktör Öcalan'dır. Öcalan'ın söylediklerini baştan sona okudum. Söylediklerinin içinde tehdit de var; çok yüksek beklentiler de var, makul şeyler de var. Bizi barışa taşıyacak her fırsatı dikkate almak adına Öcalan'ın söylediklerini de değerlendirmeliyiz. Bazı AK Parti ve hükümet yetkililerinin neden 'ihtiyatlı iyimserlik içindeyiz' dediğini şimdi daha iyi anlıyorum. Öcalan'ın kan döken, bir terör örgütü lideri olduğunu, şişkin bir egoya sahip olduğunu ve psikolojik olarak da ruh sağlığının çok normal olmadığını kabul edelim. Bu arada Öcalan'ın bu süreci her an durdurabileceğini de bilelim. Peki Öcalan'la görüşenler bunları bilmiyor mu? Bilmez olur mu? Ama bizi barışa taşıyacak bütün yolları denemeye çalışıyorlar ve doğru yapıyorlar. Öcalan'ın bazı saçma-sapan tespit ve taleplerine sinirlenip bu barış sürecinden vazgeçmemeliyiz. Öcalan da neyin yapılıp, neyin yapılamayacağını gayet iyi biliyor. O da bilerek çıtayı yüksek tutuyor. Bir yandan PKK'yı, bir yandan KCK'yı, bir yandan da BDP'yi tatmin etmesi gerekiyor. Bu nedenle bu görüşme notlarına bakarak sinirlenmeye, gerilmeye ve sürece karşı çıkmaya gerek yok. Bırakın herkes fikrini söylesin, her şey tartışılsın, konuşulsun ki silahlar sussun. Eğer biz ileri demokrasiyi hedefliyor isek bir demokrasi sorunu olarak gördüğümüz Kürt meselesini de zaten çözmek zorundayız. Bu süreç başarıya ulaşsa da ulaşmasa da... Diğer yandan "özgür iradesiyle T.C.'ye bağlılığını ifade eden her birey T.C. vatandaşıdır" diye bir vatandaşlık tanımı yapan Öcalan, bazı noktalarda da makul önerilere sahiptir. Makul olanlar yapılır, zırva olanlar reddedilir. Öcalan'ın bazı tespitleri saçma sapan. Neredeyse 'AK Parti'yi millet değil de ben iktidara getirdim' diyor. Öcalan'ın Barzani'den hazzetmediği bir daha tescillendi. Öcalan'ın 21 Mart'tan önce ilan edeceği yol haritası tabii ki önemli. Ama T.C. Devleti, Kürt kökenli vatandaşlarının etnik ve kültürel tüm haklarını karşılayacaktır. Bunun dışında ülkede yaşayan çoğunluğun içine sindiremeyeceği bir adımı kimse beklemesin. Önce silah susar, silah gömülür, barış yeşerir. Normalleşme adımları ondan sonra hazmedilebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.