Barışa ihtiyacımız var da!..

A -
A +

"Kurşuna değil; sevgiye, barışa ihtiyacımız var. Şiddetle anılan Diyarbakır'ı ticaret ve kültür merkezi yapmayı amaçlıyorum" tarzında açıklamalar yapan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir herkesi umutlandırmıştı. Baydemir, bölgede yapılan önemli reformlarla birlikte oluşan yeni siyasal iklimin önemli yapı taşlarından biri olarak görülüyordu. Ama ben hiçbir zaman öyle görmedim. Çünkü bu kadar kısa bir sürede Baydemir'in düşüncelerinde bu ölçüde bir değişiklik beklemiyordum. Baydemir İnsan Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı iken terörist cenazelerini kaçırmıyordu. Aynı Baydemir İmralı'ya teröristbaşının avukatları arasında yeralarak gidenlerden, talimatlarını İmralı'dan alanlardan biri olarak biliniyor. Baydemir'in Diyarbakır'da bir bekçiyi şehit eden, sonra da on gün boyunca güvenlik güçlerine kurşun yağdıran PKK teröristinin ailesine taziye ziyaretinde bulunma tarzı dikkat çekicidir. Belediye Başkanı yanına dört belde Belediye Başkanını da alarak resmi plakalı araçlarla göstere göstere gerçekleştirmiştir bu ziyareti. Sanki bir kahramanı ziyaret ediyor. Bu ziyaret kamuoyunun duyarlılıklarına özen göstermeyen, şiddet ve terörü siyaset olarak benimsemiş olan PKK terör örgütünü kollayıcı bir gösteri olmuştur. Birçok ailenin terör örgütüne katılarak kan döken çocuklarını evlatlıktan red edip cenazesine bile sahip çıkmadıkları bir ortamda Baydemir'in "acılar arasında ayırım yapmıyorum" açıklaması düşündürücüdür. Baydemir'in ziyareti terör örgütünce ve bölge halkınca siyasi destek olarak algılanmıştır. Baydemir'in niyeti sadece bir acıyı paylaşma ise bunu bir telefonla da yapabilirdi veya taziye ziyareti sonrasında "evet ailenin acısını paylaşıyorum, ama şehrimin, halkımın huzurunu kaçıran terör ve terör örgütü PKK'yı da lanetliyorum" tarzında bir açıklama yapabilirdi. Terörü tasvip etmediğini pekâlâ vurgulayabilirdi. Hem HADEP eski milletvekilleri hem DEHAP hem de Baydemir terörü eleştirmekten kaçınıyorlar. PKK'nın terör örgütü olduğunu ve bunu kınadıklarını hiçbirinin ağzından duymadık. Bir taraftan barış, demokrasi, kardeşlik, nutukları atıyorlar bir taraftan da demokrasiye, barışa ve kardeşliğe en büyük darbeyi vuran terör örgütünü -bazen örtülü bazen de açıkça- himaye ederek takiyenin âlâsını yapıyorlar. Bunların PKK güdümlü siyasi çizgilerinin devam ettiği ortadadır, değişen bir şey yoktur. Barışlı, demokrasili konuşmalar yapıp diğer taraftan terör örgütü ile devlete eşit mesafede olduğunu söylemek, terör örgütünün devlet gibi kabul edilmesini ve onunla masaya oturulmasını talep etmek terör örgütünü siyaseten desteklemek değil midir? Şiddet yolu ile Türkiye'den bir şey alınamayacağını en iyi anlaması gereken PKK'dır. Meşruiyet sınırları içinde... Silaha başvuranlara yüz vermek doğru mudur? PKK yenildiği için teröre ara vermiştir. Devlet de hiçbir komplekse kapılmadan bölgeye yönelik hayal bile edilemeyecek demokratik açılımlar ve reformlar gerçekleştirmiştir. Kürt kökenli insanlarımızın kültürel haklarını savunmak iddiası ile ortaya çıkanların demokratik meşruiyet dışına çıktıkları görülüyor. Şiddeti tasvip ederek meşruiyet kazanılmaz. Demokratik hak talep etmek için demokrasinin meşruiyet sınırları içinde kalmak şarttır. Ancak bazı art niyetli insanlar, siyasiler demokrasiyi istismar ediyor diye bölgeye yönelik gerçekleştirilen demokratik reformlardan geri adım atılmamalıdır. Çünkü terörle mücadelenin en etkili ilacı demokrasinin geliştirilmesidir. Türkiye'nin AB yolunu kesmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemeliyiz. Terör örgütü ile devlete eşit mesafede olanlar, bölgede ikili bir yapı oluşturma çabasında olanlar, teröre siyasi destek verenler şapkalarını önüne koyup tekrar düşünmek zorundadırlar. Bölgede oluşturulan güven ve huzur ortamı, gerçekleştirilen reformlar ve Türkiye'nin AB sürecindeki başarısı terörü ve onu destekleyenleri rahatsız etmiş görünüyor. Müzakere tarihi yaklaştıkça PKK eylemlerin dozunu arttıracaktır. Çözüm: Herkesin, her siyasi partinin, her kuruluşun teröre karşı kesin ve net tavır almasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.