Başbakan: Bu, AK Parti anayasası değil

A -
A +

Geçtiğimiz akşam Başbakanı TGRT HABER TV'de programımıza konuk ettik. 22.30'dan 24.30'a kadar 2 saat süreyle sohbet yaptık. Program öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere aldığım izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum... Anladığım kadarıyla Başbakan anayasa değişikliğini, iç siyasetin ve iktidar-muhalefet çekişmesinin üzerinde tutuyor. Meclis'ten geçen ve Anayasa Mahkemesince de uygun görülen anayasa değişikliğinin bir AK Parti veya Tayyip Erdoğan Anayasası olmadığını, bu değişikliklerin partilere ve kişilere özgü bir çıkar sağlamadığını, ülkenin ve milletin çıkarlarının düşünüldüğünü, bir özgürlük manzumesi olduğu ve bu değişikliklerle darbe anayasasının ruhuna dokunulduğunu söylüyor. Bu değişikliklerin geniş çaplı yepyeni bir anayasa yapmanın yolunu açacağını belirtiyor. Yani; bu değişiklikleri sivil siyaset ve millet yapamaz ise, yeni bir anayasa yapmayı engelleyen 12 Eylül rejiminin oluşturduğu rejim bekçisi konumundaki kurumları hukuk içine çekemez ise, bu yapılar yeni bir anayasa yapmayı engellerler diye düşünüyor. Yanlış da değil, 2007 seçimlerinde yeni bir anayasa yapmaya teşebbüs eden AK Parti kapatılmaktan kıl payı kurtulabildi. Referandum sürecinin bir güven oylamasına dönüştürülme çabalarının farkında. O nedenle, "Hükümetin icraatlarını değil, anayasa değişikliğini oylayacağız. Siyasetçiler olarak 12 Eylül'e kadar anayasa değişikliğinin ne getirip ne götürdüğünü tartışalım. 12 Eylül günü partileri değil anayasayı oylayacağız. Bana veya muhalefete oy verilmeyecek. Anayasa değişikliğine oy verilecek. 13 Eylül sabahından Temmuz 2011'deki genel seçime kadar gelin icraatları tartışalım. Genel seçimde kim hangi partiye oy vermek istiyorsa versin" diyor. Sayın Başbakana 'korku toplumu oluşturma' ve 'evet için topluma baskı yapma' eleştirileriyle siyasetteki üslup meselesini de sorduk. Bu konuda çok dertli. Samimi olarak bunların maksatlı bir piar çalışmasının ürünü olan yanlış algılar olduğunu söylüyor. "Her türlü eleştiriye açığım, eleştiri benim çıkarıma" diyor. Ancak, "Benim kadar hakarete uğramış bir başbakan yoktur" diyor. Hakaretler karşısında sessiz kalamayacağını, haksızlıklara boyun eğmeyeceğini, aile mahremine, inançlarına ve değerlerine yapılan saldırılara karşılık verdiğini ve vermeye devam edeceğini söylüyor. 'Egemen güçler itiraz etmeyen, başüstüne, emriniz olur diyen başbakan istiyorlar. Öyle alışmışlar. Biz öyle olmadık-olmayacağız. Sorun bu noktadan çıkıyor" diyor. Sayın Başbakan en hassas olduğu konunun; yolsuzluk-kul hakkı-haksız kazanç sağlama ve siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmak olduğunu belirtiyor. "Âdeta hayat felsefem olan değerlerimle ilgili ana muhalefet liderinin 'hiçbir kanıta-belgeye dayanmadan' yolsuzluk yapıyorlar, kul hakkı yiyorlar, siyasetten nemalanıp zenginleştiler" türünde ağır-mesnetsiz suçlamaları beni üzüyor ve bu iddialar en sert karşılığı hak ediyor" diyor. Yarın devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.