Türkiye cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girdi. Konu ile ilgili bilinenler; Cumhurbaşkanının mevcut parlamento içinden seçileceği, 3 Kasım 2002 seçimleri sonunda TBMM'de oluşan millet iradesinin tabii bir sonucu olarak başbakan Erdoğan'ın veya AK Partili bir vekilin Cumhurbaşkanı seçileceği. Bunlar tartışmasız aşikar konular. Bilinmeyen nedir? Sayın Başbakanın aday olup olmayacağı, aday olmaz ise Ak Parti'nin kimi aday göstereceği. Bilinmeyen bu nokta da 2 hafta sonunda netleşmiş olacak. Başbakanın aday olup olmayacağını kendisinden, belki de en fazla Sayın Abdullah Gül'den başka bilen yok. Başbakan uzun süredir bu kritik kararı kamuoyunda tartıştırıyor. Partisinin tüm örgütü, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşlarıyla istişare ediyor. Bu istişareler tamamlandığında kararını daha kolay verecektir. Kişisel kanaatim Başbakanın bu konudaki kararını henüz kesin olarak vermediği istikametindedir. Çankaya seçimi ile ilgili herkes Başbakanın kararını bekliyor. Konu ile ilgili 10 kişiden 8'i Erdoğan aday olacak diyor. Başbakan Erdoğan'ın adaylığına karşı çıkanların bir kısmı iyi niyetle veya kendi çıkarları için karşı çıkıyorlar ve "Başbakan olarak kalması hem ülkemiz ve hem de AK Parti açısından daha hayırlı olur" diyorlar. Diğer karşı çıkanların bir kısmı olaya ideolojik gözle bakıyorlar. Gerekçeleri ise, ipe-sapa gelen tartışılabilir-anlaşılabilir gerekçeler değil. Anamuhalefet partisi CHP ve diğer bazı muhalefet partileri de Erdoğan'ı tahrik ederek Çankaya'ya göndermeye ve seçimlerde Tayyip beyden kurtulmaya çalışıyorlar. Parlamentoda millet iradesinin çoğunluğunu yansıtan AK Parti'nin adayı cumhurbaşkanı seçilecek. Bu partinin adayı 16-25 Nisan tarihleri arasında açıklanacak. 18 veya 24 Nisan'da aday açıklanır diye düşünüyorum. Son edindiğim izlenimler Sayın Başbakanın aday olmayacağı yönünde. Konu ile ilgili somut bir bilgiye sahip değilim, sadece aldığım izlenimler öyle hissetmeme sebep oluyor. Ancak kişisel olarak Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması gerektiğine inanıyorum. Benim kişisel düşüncem budur. Siyasete gençlik kollarından başlayıp, siyasetin her basamağını tırnakları ile kazıyarak emek verip ter dökerek başbakanlık makamına kadar gelmiş bu makamda da 4 yıl milletine başarıyla hizmet etmiş bir lider, yıllarını verdiği alandaki en yüksek ve en son makam olan cumhurbaşkanlığını hak etmiştir. O makama layıktır ve o makamda yine milletine eşsiz hizmetler sunma imkanı mevcuttur. Erdoğan'ın adaylığına siyasi taktik olarak karşı çıkan hangi siyasi lider Tayyip Beyin elindeki bu imkanı geri çevirebilirdi? Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, Sayın Ağar aynı imkanlarla aday olmak için acaba bir saniye bile tereddüt geçirirler miydi? Asla geçirmez, aday olurlardı. Ben Sayın Erdoğan'ın dinamizmine, sağduyusuna ve millete olan sevgisine inanıyorum. O makama gelmesi halinde Türkiye'nin iç barışına, toplumsal uzlaşmaya, siyasi ve ekonomik istikrara ciddi katkılar vereceğini düşünüyorum. Başbakanın adaylığına tamamen iyi niyetle karşı çıkanların gerekçelerine katılmıyorum. "Başbakanlıkta Erdoğan'ın dinamizmine ihtiyaç var" diyenler, Sayın Abdullah Gül'ün de başbakanlık için gerekli dinamizme ve devlet adamlığı niteliklerine sahip olduğunu unutuyorlar. Sakin kişiliği ve uzlaştırıcı yapısı önemli artılardır. "Erdoğan köşke çıkarsa partisi ANAP-DYP gibi dağılır" iddiaları doğru değildir. Örnekler, doğru örnekler değildir. Bu gerekçelerin yanlışlığını tartışmak ayrı bir yazı konusudur. Art niyetli gerekçelerle karşı çıkanların söylem ve gerekçeleri ise demokratik değildir. Bu ülkede 4 yıl süre ile icranın başı konumunda olmuş, başbakanlık yapmış ve bu alanda da başarısını kanıtlamış bir insanın cumhurbaşkanı olamayacağını söylemek, komik bir iddiadır. Cumhurbaşkanı adayında aranacak nitelikler, cumhurbaşkanının nasıl seçileceği anayasamızda aşikardır. Sayın Başbakanın, cumhurbaşkanı adayı olmasında anayasal bir engel yoktur. İddia sahipleri de bunu kabul ediyorlar. Neymiş peki engel? Siyasi engel varmış. Başbakan Erdoğan'ın cumhuriyetin temel niteliklerini özümsemediği yönünde tespitlere sahiplermiş! Bu tespitleri şahsen ben merak ediyorum. 5 Yıllık hükümet dönemlerinde cumhuriyetin temel ilkelerini aşındıracak hangi icraatları olmuş? Kişisel olarak ben de uzlaşma arayışına destek veriyorum. Cumhurbaşkanının toplumda olabildiğince geniş bir uzlaşma tabanına dayanarak belirlenmesinde tabii ki yarar var. Başbakanın da bu arayışı sürdürdüğünü ve her kesimle konuyu istişare ettiğini düşünüyorum. Sert ve uzlaşmaz bir muhalefet anlayışı ile konuya yaklaşan bir CHP ile nasıl uzlaşma arayacaksınız? Siyaset dışı odakları kışkırtan, cumhurbaşkanlığı seçimini bir rejim krizi haline getirmeye çalışan, bu seçimi bahane ederek, Türkiye'yi germeye-cepheleştirmeye çalışan bir siyasi parti ile nasıl uzlaşacaksınız? Önce,"Cumhurbaşkanını bu meclis seçemez" iddiasıyla millet iradesine saygı göstermeyen, sonra zorlama yorumlarla "367 sayısını bulamazlarsa Anayasa Mahkemesi'ne gideriz" buluşunu dile getiren, bu da tutmayınca, "Asker Erdoğan'la konuşup onu engelleyecek" dedikodularını fısıldayan, buna da tepki alınca konuyu TÜSİAD'a havale eden bir muhalefet anlayışı ile uzlaşmak çok zor bir iş. İşin başından bu yana aba altından sopa gösteren bir tavır. Ülkenin başbakanının cumhurbaşkanlığı dünyanın sonuymuş gibi takdim etmek ve böyle algılanmasını sağlamaya çalışmak doğru değil. Doğru olan, Sayın Erdoğan, eğer cumhurbaşkanı olmak isterse aday olur. TBMM de kendisini seçerse, o da köşke çıkar. Eğer Türkiye demokratik bir ülke ise, millet iradesine azıcık saygı varsa herkes hoşuna gitse de gitmese de TBMM'nin kararına saygı duymak zorundadır. Biz bu süreci demokrasinin ipine sarılarak atlatmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığı seçimi demokratik ortamda tartışılmalıdır. Ancak ülkemizin demokratik değerlerine-sistemine zarar verecek istikrar ve barış ortamına karşı kaos senaryoları ile insanları sokağa dökmek doğru değildir. Sokağın tadını kaçırırsanız hepimizin tadı kaçar. Bu ülkenin kaosa ihtiyacı yok.