Başbakan Erdoğan tarihe geçti
Seçim sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni ederek yazıma başlamak istiyorum. Seçim sonuçlarını analiz ettiğimizde birçok tespite ulaşmak ve seçmenin verdiği mesajları anlamak mümkün. İlk sonuç, millet AK Parti'yi toplumsal merkez ilan etti. Millet iradesi yüzde 87 oranında Meclis'e yansıdı. AK Parti her iki oydan birini aldı. Neredeyse tüm illerde birinci parti oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihine oyunu en çok artıran iktidar partisi olarak geçti. Merkez sağ doldu, solda ciddi bir boşluk oluştu. AK Parti, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en büyük parti özelliğini korudu. DTP'li Ahmet Türk, "AK Parti'nin yüksek oy alması planlarımızı bozdu" diye demeç vermiş. AK Parti'nin bölücülükle ve terörle yeterince mücadele etmediğini söyleyenlere duyurulur. "Millet iradesi Meclis'e yansımadı" demek artık mümkün değil. Tam 7 parti Meclis'e girdi. AK Parti bir merkez parti durumuna geldi. İkinci sonuç, DTP'li 24 bağımsız milletvekili meclise girdi. DTP grup kuracaktır. Artık yüzde 10 barajının pratikte pek bir anlamı kalmadı. "Doğu ve Güneydoğu halkının iradesinin Meclis'e taşınması engelleniyor, bu yüzden terör tırmanıyor" diyen iç ve dış ahmaklar şimdi ne söyleyecekler? Uluslararası platformlarda temsille ilgili konunun istismarı artık daha zor. Halkın bir bölümü AK Parti, bir kısmı da DTP'li bağımsızlar aracılığı ile iradesini Meclis'e taşıdı. Yarın terör duracak mı? Hayır. Çünkü PKK terör örgütünün hedefi Kürtlere hizmet değil. Örgütün hedefi başka. O bir maşa. Patronları ne derse örgüt onu yapar. Peki DTP'liler bu eli kanlı örgütle bağlarını kesebilecekler mi? Buna inanmam çok zor. Bu tablodan çıkardığım üçüncü sonuç, seçmen siyaset dışı girişimlere ve toplum mühendisliği çabalarına sandıkta cevap vermiştir. "Demokrasime dokunma" mesajını açık-seçik ortaya koymuştur. İlgili tüm kurumlar bu mesajı almak durumundadır. Türkiye siyaset dışı müdahalelere karşı demokratik rüştünü kanıtlamıştır. Hesaba katılmayan sağduyulu millet, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan demokrasi dışı girişimlere ve 'senaryolara' tepkisini sandığa yansıtmıştır. Sol ittifakta hüsran Seçimin bir başka sonucu da; Anamuhalefet partisinin uğradığı hüsrandır. Sandık Baykal'ı çarpmıştır. Bu seçimde tek mağlup Baykal'dır. Baykal'ın demokrasi dışı tavırları, millet iradesi yerine başka güçlerden ve bürokrasiden medet umması, Meclis dışından Cumhurbaşkanı adayı araması, Meclis'i boykot etmesi, sürekli korku-tehdit politikaları üretmesi, ön şartları ileriye sürerek uzlaşma kapılarını kapatması bu hezimeti hazırlamıştır. Ayrıca seçmen Baykal'ın günde on kez dillendirdiği ve bazı çevrelerin de gündeme getirdiği 'laiklik tehlikede, rejim tehlikede, Cumhuriyet değerleri tehlikede' söylemlerini samimi ve inandırıcı bulmamıştır. Baykal'ın proje üretmek yerine Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin arkasına saklanarak siyaset yaptığını millet görmüştür. Sol ittifak hüsranla sonuçlanmıştır. Bu tablodan çıkan bir başka sonuç da, Anavatan ve DYP'nin, Baykal'ın oyununa kanarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'e gelmemelerine halk fena halde tepki göstermiştir. Mehmet Ağar Meclis'e girseydi sonuç farklı olabilirdi. Ağar istifa ederek ahlaki bir davranış sergilemiştir. Bu seçimde AK Parti'nin başarısı tescillenmiştir. Peki, bu büyük başarının sırrı nedir? Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Gül'ün seçim kampanyası dönemindeki olağanüstü emekleri ve gayretleri, ekonomi, sağlık, sosyal politikalar, demokratikleşme alanında yapılan düzenlemeler, AB sürecindeki atılımlar, yeni dönem için halkın karşısına ayağı yere basan, tutarlı bir programla ve ehliyetli-nitelikli bir kadro ile çıkılması ve son olarak halkın cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananlara gösterdiği tepkidir. Bu, demokrasimizin bir zaferidir. MHP'nin CHP ile koalisyon yapmak durumunda kalmaması sevindirici bir durumdur. MHP'yi de tebrik ediyorum. Sayın Erdoğan'a ve AK Parti'ye helal olsun diyorum ve milletin kararına şapka çıkarıyorum.