Başbakan son noktayı koydu

A -
A +

AK Parti'nin kurucuları dahil kime sorarsanız sorun, Sayın Cumhurbaşkanı'ndan sonra liyakat ve diğer aranan nitelikler dahil AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için en uygun isim kimdi? Hiç kuşkunuz olmasın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu cevabını alırsınız herkesten. Mahalle teşkilatlarından başlayarak İstanbul İl Başkanlığına, oradan belediye başkanlığına kadar, sonra da Devlet Başkanlığına kadar siyasetin her kademesinde ter dökmüş ve tırnaklarıyla kazıyarak bugünkü pozisyona bileğinin hakkı ile gelmiş bir siyasi lider, kurup iktidara taşıdığı ve 14 yıl iktidarda tuttuğu ve "çocuğum" dediği bir siyasi hareketi kime emanet edeceğine kılı kırk yararak karar vermiştir. Sayın Davutoğlu'nun kara kaşına, kara gözüne, hocalığına bakarak bu görev tevdi edilmemiştir. Hoca'nın sahip olduğu nitelikler; onun liderlik vasıfları ve süt kadar temiz ve lekesiz bir geçmişe sahip olması sayesinde bütün gözler ona çevrilmiş ve ortak akıl onu arayıp bulmuştur. Sayın Davutoğlu, Sayın Erdoğan'ın da en çok beğendiği ve güvendiği siyasi bir kişiliktir. Onu kardeşi kadar kendisine yakın hissetmeseydi; ona öz kardeşi kadar güvenmeseydi  'çocuğunu' ona bırakır mıydı? İşin bu boyutlarını anlamayan çevreler 'Erdoğan-Davutoğlu ilişkisi bozulabilir mi? Bu ilişkide kriz çıkar mı? Bu ilişkide oluşacak bir çatlağı büyütüp krize dönüştürebilir miyiz?' diye çok umutlandı. Dua seanslarına çıktılar, ellerini ovuşturup beklediler. Ama her seferinde elleri boş kaldı. Fitne sürekli iş başındaydı. Hatta AK Parti içinden de bazılarının muhtemelen farkında olmadan bu fitne ateşine odun taşıdıkları söyleniyor. Son fitneyi milletvekili listeleri üzerinden çıkarmak istediler. Ama Başbakan Davutoğlu öyle bir açıklama yaptı ve öyle bir cümle kurdu ki, bu açıklamadan sonra Erdoğan-Davutoğlu ilişkisi ile ilgili olumsuz tek laf eden bir çuval odunu hak etmiş demektir. Başbakan Davutoğlu, "Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim yanımda da olmasın" sözü ile bu konudaki  tartışmalara, soru işaretlerine son noktayı koymuş oldu. Başbakan bu açıklama ile bir sürü adamın ekmeğini elinden aldı, birçok adamın misyonuna son verdi. Hadi başka kapıya.

CHP VARSA BEN KORKARIM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün seçim kampanyasını İstanbul Kartal'dan başlattı. Başından sonuna dikkatle dinledim Kemal Bey'in konuşmasını. Neden mi? Çünkü kampanyanın ilk mitingi önemlidir. O mitingde kampanya boyunca kullanılacak temaların ipuçları verilir. Nihayet Kemal Bey de öyle yaptı. Kemal Bey, bu seçimde milletten çok reklamcı Ali Taran'a güvenmiş. Ama Ali Bey'in kendisine yüklediği rolü oynayamıyor. Sahici, güçlü değil. Yapmacık ve pısırık. O iddialarla o kişilik-o görüntü, o jest ve mimikler birbirine uymuyor. Her şey emanet duruyor.
Belli ki bu seçimde CHP'nin iktidar olma veya iktidara ortak olma gibi bir hedefi de yok. Neden mi? Çünkü gerçekten iktidara gelmeyi veya herhangi bir koalisyonda iktidar ortağı olmayı düşünen bir siyasi parti bu kadar popülist, bu kadar hayalci vaatlerde bulunamaz. Kemal Bey'i dinledik ve anladık ki en azından CHP'nin oylarını korumak için 'cennet' dahil her şeyi vadetmeye hazır! 'Bekâra hanım boşamak kolay' mealinden bol keseden atıp tutacak. Nasıl olsa ülke yönetimine gelemeyecek. Onun için her şeyi vadediyor. Bütün kredi kartları borçlarını ödemekten tutun da, herkesin borcunu kapatmaya, yılda 2 ikramiye, bütün işsizlere iş, Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümüne kadar. Yok yok. 'Bu kadar parayı nereden bulacaksın?' sorusuna karşılık, "Para nasıl toplanır, nasıl harcanır işini Türkiye'de en iyi bilen 10 kişiden biri benim" diyor.
Sevgili Kemal Bey, biz sana 'bu parayı nasıl toplayacaksın' diye sormuyoruz, 'Nasıl bulacaksın' diye soruyoruz. Arkadaş vergi müfettişi olduğu için direkt aklı toplamaya gidiyor. Para yoksa, gelir gelmiyorsa vergiyi nereden alacaksın? Geçmişte İnönü'nün yaptığı gibi olmayan-kazanılamayan gelirden mi alacaksın? 'Para nasıl harcanırı en iyi bilenlerdenim' sözüne itiraz ediyorum.  Kemal Bey, hiç kendi kazandığın parayı harcadın mı? SSK Genel Müdürü olarak devletin parasını harcadın. Onu da o kadar yanlış harcadın ki SSK sayende battı.
Sloganları 'Milletçe alkışlıyoruz'. Milletin ne kadarı senin arkanda? 'CHP'liler olarak alkışlıyoruz' sloganı daha doğru bir slogan olurdu. Bu alkış işi bana Gezi'yi hatırlattı. Üç ay boyunca tencere tava çaldınız. Kendiniz çaldınız, kendiniz oynadınız. Sonuç ortada. Şimdi de kendi kendinize alkışlayın bakalım. Şiddete gençleri yönlendirmekten iyidir. Size sadece iki sorum var; işsizliği nasıl sıfırlayacaksınız, terörü nasıl bitireceksiniz? Bunlara dürüştçe cevap verin yeter.
Bir slogana çok güldüm, diyorlar ki 'Korkmayın CHP var'. Ali Bey bu sloganı hemen kaldırın. Biz 90 yıldır CHP'den korkarak bugünlere geldik. Bu ülkede CHP'den korkmayan taş olur taş! CHP varsa biz korkarız, ödümüz patlar. CHP varsa askerî vesayet vardır, CHP varsa fakirlik-açlık-yokluk-karne ve tüp sırası vardır. CHP varsa korku-dayatma tektipçilik-diktatörlük vardır. CHP varsa özgürlük yoktur, CHP varsa ekmek-iş-aş yoktur. CHP varsa inanç özgürlüğü yoktur. CHP varsa, millet yoktur. Diyorlar ki, 'Gelin oy verin gitsinler'. Ben de diyorum ki gelin oy verin asla gelmesinler. 70 yıl yetmedi mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.