Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son terör olayı ile ilgili tutumu,duruşu ve takındığı kararlı tavır bir Türk vatandaşı olarak beni gururlandırdı. Ben ülkemin başbakanından böyle bir bakış, böyle bir duruş bekliyordum. Salı günü Sayın Başbakanın TBMM'de kendi grubunda terörle ilgili yaptığı konuşmanın her cümlesi, tek kelime ile mükemmeldi. O sözlerin altına tereddütsüz imzamı koyarım. Sayın Başbakanın konuşmasında beni çok etkileyen bazı cümleleri tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum. "Barış, huzur ve kardeşliğimize, güven ve istikrarımıza kastetmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Hangi dinden olursa olsun kaybedilen can bizim canımızdır. Terörün dini, milliyeti yoktur. Terör, amacı ve niyeti ne olursa olsun meşrulaştırılamayacak kadar ağır ve müdafaası yapılamayacak kadar insanlık dışıdır. Saldırıyı yapanlar, hangi inanç grubu düşünce ya da ülkeye mensup olurlarsa olsunlar masum insanlara saldırdıklarına göre insanlıktan nasibini almamışlardır. Devletimize ya da hükümetimize terör yoluyla verilmek istenen mesaj varsa o mesajı elimin tersiyle ittiğimi ayaklarımın altına aldığımı tüm dünyaya haykırıyorum. Masum insanlara kasteden terörü meşru kılacak hiçbir ideal hiçbir hedef ve hiçbir dava tanımıyor ve kabul etmiyoruz." Küresel teröre karşı sergilenen mükemmel bir duruş bu. Gördüğünüz gibi AB, küresel terör gibi Türkiye'nin büyük meselelerinde AK Parti iktidarı başarılı sınavlar veriyor. Kutlanacak bir başarıya imza attılar Bu son olayda İçişleri Bakanı sayın Abdülkadir Aksu ve emniyet teşkilatı çok iyi bir sınav verdiler. Sayın Bakan paniğe kapılmadı, son derece soğukkanlı hareket eti. Türk emniyet teşkilatı dünyadaki benzer teşkilatları kıskandıracak seviyede çalıştı. Herkesi şaşırtan bir sürede mükemmel bir takım oyunu ile incelemelerini neredeyse 48 saat içinde tamamladı. Failleri tespit ederek olayı aydınlatacak tüm bilgi ve bulgulara ulaştı. Sayın Bakanı ,Türk polisini ve istihbarat teşkilatlarımızı kutluyoruz. Bize güven verdiler. Kendileri ile gurur duyuyoruz. Türkiye'nin güvenliği ile ilgili tüm kişi , kurum ve kuruluşlara bir uyarıda bulunmak istiyorum; Türkiye küresel terörün ilgi alanı içerisine girmiş durumda. İstanbul'da meydana gelen olayın benzerlerini beklemek lazım. Bu tür gelişmeler bizim için sürpriz olmamalı. İlgili birimler hiçbir rehavete kapılmadan her türlü güvenlik tedbiri almalıdırlar. Çünkü Türkiye iyi yoldadır. Ekonomisi iyiye gidiyor. Önemli reformlar yapılıyor. Türkiye hızla AB'ye yaklaşıyor. Türkiye hem ekonomik olarak hem siyasi olarak iyi seviyeye yaklaştıkça benim terör ile ilgili endişelerim artıyor. Türkiye hem AB ülkeleri hem de ABD tarafından diğer Müslüman ülkelere model olarak gösteriliyor. Bu proje El-Kaide gibi radikal örgütleri çok rahatsız ediyor. Arap ülkelerindeki diktatör yönetimlere halkın tepkisi var. Bu ülkelerdeki halkın özgürlüğü yok. Halk sefalet ve fakirlik içinde. Terörü besleyen olgulardan birisi bu. Ayrıca İslam dünyasının bazı haklı taleplerinin medeni dünya tarafından dikkate alınmaması, bu taleplere bombayla ve silahla karşılık verilmesi ,terörü besleyen ikinci bir sebep. Çeçenistan'daki olaylar, Filistin meselesi, Irak'ın işgali gibi terörü azdıran en önemli örnekler. Kısacası, Uluslararası adaletsizlik terörü besliyor. Bataklık kurutulursa terör önlenir Filistin ve Çeçenistan meselesi adil bir şekilde çözülse, ABD, Irak'ta petrolü değil de bu ülkenin istikrarını ve demokrasiye kavuşmasını hedeflese acaba bu terör örgütleri beslenecek alan bulabilirler mi? ABD ile İsrail, Avrupalı ülkeler gibi sadece terörle değil, terörün nedenleri ile de ilgilenirlerse sanıyorum uluslararası terör daha kolay kontrol altına alınır. Terörle kararlı bir şekilde savaşılmalı ama terörü doğuran nedenleri ortadan kaldırmak için de aynı ölçüde gayret sarfedilmelidir. Yoksa bu işin sonu gelmez, şiddet şiddeti doğurur. ABD'nin terörü gerekçe göstererek Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etmesi terörü durdurmaya yetmedi .Bilakis bu işgaller terörü azdırdı. Terörü güç kullanarak önlemek için sarf edilen kaynaklar terörün nedenlerini ortadan kaldırmak için kullanılırsa inanıyorum ki uzun vadede insanlığın hayrına olur. Hükümet bu olayla ilgili çalışmaları yürütürken çok ivedi olarak gündemine tekrar AB sürecini ve reformları almalıdır. Çünkü yapılacak çok iş var.