Başbakanı Diyarbakır'da çok sayıda bakan, milletvekili ve partili karşıladı. Havaalanından istasyon meydanına kadar olan güzergâhta konvoyumuz geçerken insanlar sıcak ilgi gösterdi. Bu arada aileler Sayın Başbakana evlerinin balkonlarından el sallayıp alkış tuttu. Diyarbakır'da iki günden beri yağmur vardı. Biz meydana geldiğimizde yağmur devam ediyordu. Hava da soğuktu. Ayrıca bölücü örgüt yandaşları, 3-4 gün önceden başlayarak halkı mitinge katılmamaları için tehdit etmişler ve bildiri dağıtmışlar. Tüm bu olumsuzluklara rağmen istasyon meydanı tıklım tıklım doluydu. Çok heyecanlı ve coşkulu bir kalabalık vardı. Başbakan Erdoğan istasyon meydanında Diyarbakırlılara tarihî bir konuşma ile hitap etti. Konuşması güzel mesajlar kapsıyordu. Mitingde kadınlar çoğunlukta ve daha coşkuluydu. Diyarbakır'ın refah isteyen, kalkınma isteyen, toplumsal barış talep eden ölmeden öldürmeden haklarını alabileceğine inanan cesur insanları, tehditlere aldırmadan o meydana gelmişlerdi. Erdoğan, Diyarbakır'da misafir değil ev sahibi gibi hareket etti. Ankara ve İstanbul'un kaderi ne ise Diyarbakır'ın kaderi de o olacak dedi. Merak ediyorum acaba muhalefet liderleri, en güçlü oldukları illerde bu kadar kalabalık toplayabilirler mi? Aşağıdaki faktörler AK Parti'nin bölgedeki imajına olumlu etki etmiş. *Erdoğan'ın Davos çıkışı *Ergenekon sürecinin bölgeye yansıması *Yok saymayı değil sahiplenmeyi öngören bölgeye ilişkin yeni bakış ve anlayış *Hükümetin demokratik açılımları *Yerel seçimlerden sonrası yeni anayasa çalışması taahhüdü... Hükümet bölgeyle ilgili demokratik adımlar atarak hak ve özgürlükler alanını genişletti. Kamu yatırımları ile bölgenin geri kalmışlığını telafi etmeye çalışıyor. Bölgede adalet ve hukuku hâkim kılmak gayreti içerisinde. Her ne kadar bölücü örgüt devletle halkın bağını kesmeye çalışsa da, AK Parti bu bağı, tekrar tesis etmek için ciddi çaba sarf ediyor. AK Parti'nin istismar konularını tek tek ortadan kaldırması örgütü rahatsız ediyor. Hakların, özgürlüklerin dağa çıkmadan, ölmeden-öldürmeden de elde edilebiliyor algısının halkta yerleşmesi bölücü örgütü kaygılandırıyor. Bölge halkı bir karar verecek AK Parti liderinin uzattığı bu eli tutacak mı, bunu 30 Mart sabahı göreceğiz. Diyarbakır halkı hizmet, yatırım kalkınma ve gelişmeyi mi istiyor, yoksa etnik siyaseti mi tercih edecek. Bir tarafta terör ve şiddet, diğer tarafta refah, barış, istikrar. Bir anlayış baskı ve şiddetle kepenkleri kapattırmaya çalışıyor. Diğer anlayış ise daha çok dükkân açılsın, ticaret canlansın diye uğraşıyor. Kısacası bir yanda demokrasi, adalet, hukuk, kalkınma ve gelişme. Diğer yanda terör, şiddet kanunsuzluk, mahrumiyet ve geri kalmışlığı istismar. 30 Mart sabahı Diyarbakır halkı bu iki anlayıştan birini tercih edecek.