Başbakanın ABD ajandası

A -
A +

Türkiye Başbakanlarının ABD gezileri daima önemli olmuştur. Ancak yakın tarihimizde Recep Tayyip Erdoğan'ın bu gezisinde olduğu kadar yoğun bir gündemle gittiğimiz geziye az rastlanır. Düşünün kim bilir kaç kuşaktır bir "sorun" olarak gündemimizde kalan Kıbrıs'ta Türkiye attığı doğru adımlarla inisiyatifi elde etti. Çözüm isteyen tarafın kim, uzlaşmaz, uslanmaz tarafın kim olduğu uluslararası arenada netlikle ortaya kondu. Dolayısıyla Türk Başbakanı Kıbrıs konusunda ABD'ye başı dik gitti. Türkiye PKK konusunda kararlı Türkiye'nin gündemindeki bir başka konu ise, Kuzey Irak'tan Türkiye'ye PKK sızması... Türkiye'de geçen zaman içinde 10 binlerle aileyi acılara boğan kanlı terör örgütünün şimdilerde Kuzey Irak'ta Türkiye'ye sızdığını hepimiz biliyoruz. ABD, ancak ve ancak Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini anladığı ve "terör"e ayrım yapmadan kararlı bir şekilde "hayır" diyebildiği sürece kendisini tehdit eden teröristlerle baş edebilir. Nitekim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı temaslarda bu konunun gündeme geldiği Türkiye kamuoyuna yansıdı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs ve özellikle PKK ile mücadele için daha fazla iş birliği yapılması gerektiği konusunda, ABD tarafının kararlı göründüğünü söyledi. Türkiye kararlı bir tutumla tavrını koyduğu sürece ABD'nin de bu hassasiyeti paylaşmaması için bir sebep yok. Orta Doğunun inşa adresi Türkiye Sayın Erdoğan'ın ajandasındaki bir başka gündem maddesi ise Orta Doğu... Afganistan'ın yeniden inşasında siyasî ve askerî anlamda etkin bir rol üstlenen Türkiye "ekonomik" ve "sosyal" yeniden yapılanmada da aslan payına talip. Sadece Afganistan'da değil; Suriye ve İran başta olmak üzere bölgesel yeniden yapılanma içinde de Türkiye tecrübe ve birikimleriyle hak ettiği yeri alacağından emin olabilirsiniz. Ah, bu birikimin değeri bir de Türkiye'de anlaşılabilse... Erdoğan medyayı niçin eleştirdi? Türkiye ABD için, ABD de Türkiye için herhangi bir ülke değildir. Türkiye ABD ilişkilerini analiz ederken bunun farkında olmazsak, yapacağımız analizin Türkiye lehine sonuçlar vermesini beklememiz de abesle iştigalden ibaret olur. Başbakanımızın Türkiye ABD ilişkileri için "Birbirimize ulaşmamız, medya aracılığıyla olmamalı" derken işaret ettiği de zaten bu değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.