Türkiye Cumhuriyeti'nin her Başbakanı'nın ABD'ye gidişi sadece Türkiye açısından değil, içinde bulunduğu bölgenin durumu açısından da hep önemli ve kritik olagelmiştir. Takdir edersiniz ki, içinde bulunduğumuz konjonktür Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu akşam başlayacak olan ABD gezisini, yapılan tüm geziler içinde üst sıralara taşıyabilecek kadar sıcak. Bu sıcaklığa binaen son dönemlerin en yoğun diplomatik trafiğine başlayan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ABD'ye götürecek uçağın saat 21.00 sularında havalanması planlanıyor. Sayın Erdoğan ile birlikte gelen ve aralarında benim de olduğum gazetecileri sayarsam eminim ki gezinin öneminin medyamız tarafından da açık bir şekilde anlaşıldığını görürsünüz. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya, Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik, Milliyet Gazetesi köşe yazarı Hasan Cemal. Yeni Dünya'daki ilk durağımız New York olacak. Sayın Başbakan Erdoğan burada ABD'nin önde gelen basın kuruluşlarının bazılarına mülakat vererek, Türk halkının dünya gündemine ilişkin görüşlerini ABD halkı ile paylaşacak. Bu şehirdeki Türk toplumu temsilcilerine de hitap edecek olan Başbakan Erdoğan New York'taki temaslarının ardından 1 Ekim Pazar günü ABD'nin başkenti Washington'a geçecek. Başbakan Erdoğan ile ABD Bush arasındaki merakla beklenen görüşme ise 2 Ekim'de Beyaz Saray'da gerçekleştirilecek. Hatırlarsanız Sayın Başbakan Erdoğan en son 8 Haziran 2005 tarihinde Amerika'da temaslarda bulunmuştu. Bu ziyaret sırasında Türkiye ile ABD arasında var olup olmadığı tartışmaları yapılan 'Stratejik ortaklık' konusuna da nokta konulmuştu. Başkan Bush görüşme sonrasında yaptığı açıklamada Türkiye ile ABD arasında stratejik ilişkilerin olduğu mesajını vermişti. Her ne kadar görüşme basınımızda daha çok Bush- Erdoğan buluşmasında uçan sineğin kim tarafından öldürüldüğü yer alsa da iki ülke arasında yaşanan tezkere ve çuval krizlerinin geride bırakıldığının tescil edildiği bir ziyaret olmuştu. Toplantı az gündem yoğun Bu gezide ise Başbakan Erdoğan ABD ziyaretinde bu kez bir öncekine oranla daha az sayıda toplantılara katılacak. Buna karşın gündemin belki de bir önceki ziyaretten daha yoğun olacağını da söyleyebilirim. Zira gündemin yoğunluğu sebebiyle Başbakan Erdoğan ABD ziyaretine kalın bir dosya ile gidiyor. Türkiye'nin en öncelikli meselelerinden biri olan terör örgütü PKK ile mücadelenin görüşmenin en kritik gündemini oluşturacağı hepimizin malumu. Başbakan Erdoğan küresel terörle mücadelede Türkiye'nin ABD'nin her zaman arkasında olduğunu hatırlatarak, ABD'nin de Irak'ta yuvalanan terör örgütü PKK'ya karşı Türkiye'nin yanında olduğunu göstermesini ve somut adım atmasını isteyecek. Başbakan Erdoğan'ın Türk halkının terör örgütü PKK'ya karşı sabrının kalmadığını Başkan Bush'a net bir dille aktaracağını ve ABD tarafından verilen sözlerin tutulmasının önemine değineceğini tahmin ediyorum. Görüşmede ikinci önemli gündemin de Kıbrıs olmasını bekliyorum. Başbakan Erdoğan'ın Kıbrıs konusunda da ABD'nin desteğinin ne kadar elzem olduğunu vurgulayacağını beklediğim görüşmede KKTC'ye uygulanan haksız izolasyonların kaldırılması için destek aranacak. Bu görüşme sonrasında Kıbrıs'a uygulanan izolasyonların kaldırılması için bir adım atılır mı bilmem ama ben terör örgütü PKK'ya karşı somut bir adımın yakında geleceğini tahmin ediyorum. Bu somut adımın Erdoğan-Bush görüşmesini izleyen günlerde gelmesi de çok muhtemel. Çünkü uzun süredir Dışişleri çevrelerinde ne olduğu açıklanmaksızın somut adımın yakında geleceği sinyalleri veriliyordu. BM Barış Gücü'ne bulunacağımız katkı, İran'la uluslararası kamuoyu arasında yaşanan ve bir savaşa dönüşme potansiyeli taşıyan nükleer kriz de Erdoğan-Bush görüşmesinde muhakkak telaffuz edilecek konular arasında yer alacaktır. Tıpkı gezinin bundan sonraki durağı olan İngiltere'de de görüşülecek olduğu gibi. Türkiye ve ABD gibi yarım asrı aşkın bir işbirliği ve bu derece ortak çıkarların olduğu iki ülke arasında Irak'ta yaşanan çelişkiden başlayan gerilimli ortamın geçmişte kaldığının net bir şekilde ortaya konmasını beklediğim bu gezinin iki ülke açısından da başarıyla neticelenmesini ümit ediyorum. ABD gezinin ardından Başbakan Erdoğan, 2 Ekim Pazartesi günü ise Londra'da İngiltere Başbakanı Tony Blair ile yine yüklü bir gündeme sahip bir görüşme gerçekleştirecek. Adada iki büyük askeri üsse sahip ve garantör devletlerden biri olan İngiltere ile yapılan görüşmede Kıbrıs konusunun gündeme geleceğini kolayca tahmin edebilirsiniz. Ayrıca 8 Kasım'da açıklanacak AB ilerleme raporu arifesinde yapılacak Erdoğan-Blair görüşmesinde AB müzakere sürecinin de önemli bir yeri olacak. Bu kritik gezilerle ilgili olarak önümüzdeki günlerde kaleme alacağım haber ve yorumlarımla sizi yakınen bilgilendirmeye çalışacağım.