Türkiye Cumhuriyetini, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsızlığını sömürgeci devletinin hediyesi ile elde etmiş devletlerle bir tutmamamız gerekiyor. Çünkü Türkiye, yedi düvele karşı bağımsızlık mücadelesi verilerek; tarihten silinme tehlikesine karşı şehitler verilerek kurulmuş bir cumhuriyettir. Milletinin uğruna can pahasına savaştığı bir devletle, aniden bayrak sahibi olan, sınırları harita üstünde çizilen bir devleti bir tutmak elbette ki anlamlı olmaz. Sadece İstiklâl Savaşı'nda değil, daha sonrasında yaşanan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden her düşmana karşı Türk Silahlı Kuvvetleri benzer bir iradeyi sergilemiş, nice mensubu şehit, daha fazlası da gazi olmuştur. Bunun son örneği geçtiğimiz 20 yılda yaşadığımız ve pek çok şehidimize, gazimize sebep olan PKK terörüdür. Bu noktada hiçbirimizin cevaplamaktan kaçınmak gibi bir lükse sahip olmadığımız bazı sorular var. Toplum hayatında gazilerimize yeteri kadar yer verebiliyor muyuz? Söz misali rahatça günlük hayatımızı, işlerimizi sürdürmemizi borçlu olduğumuz bu insanlar evlerine döndüklerinde kendi hayatlarını rahatça kurabiliyorlar mı? Gazilere sadece devlet mi sahip çıkar? Ya özürlü olan gazilerimiz? Onlara dünyaya küsmemeleri gereken desteği verebiliyor, kendi ayakları üstünde durabilmeleri için maddi ve moral planda kimi ihtiyaçlarını karşılayıp; her Türk vatandaşının hak ettiği gibi kendini birinci sınıf vatandaş hissetmeleri için elimizden geleni yapabiliyor muyuz? Bana sakın bu devletin işi demeyin... Bu hepimizin işi. Bir gazi nasıl Türkiye'nin tamamının geleceği için canını tehlikeye atmış, vücut ve ruh sağlığını hiçe saymışsa; onun baştacı edilmesi görevi de sadece devlet kurumlarına değil bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına düşer. Her kişi, her sivil toplum kuruluşu, meslek ve ticaret odası, irili ufaklı holdingler, şirketler gazilerimiz için hem madden hem de manen fedakârlıkta bulunmak zorundadır. Bunu yapmayı her bir gazimize borçluyuz. Niçin mi? Çünkü sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hilmi Özkök'ün de işaret ettiği gibi: "Gazilerimiz, ulus olma bilincimizi oluşturan temel değerlerin ve ulus olarak sahip olduğumuz şanlı geçmişle aramızda olması gereken güçlü bağın en önemli halkalarından birini oluşturmaktadır." Gönlümüzün birinci mevkiindesiniz Gazilerimize sahip çıkmak, milletimize, ülkemize, devletimize sahip çıkmak demektir. Zira gazi olan kişiler kendilerini bütün bu değerler için feda etmeyi göze aldığını ispatlamış kişidir. Ey gazilerimiz! Cumhuriyetimizi, bağımsızlığımızı, minarelerimizde beş vakit okunan Ezan-ı Muhammediyeleri; sözün özü bütün özgürlüklerimizi sizin cansiperane çabanıza borçluyuz. Sadece Gaziler Günü'nde değil; senenin 365 gününde yeriniz gönlümüzün birinci mevkiinde olacaktır.