CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, Zonguldak'ta Atatürkçü Düşünce Derneği şubesini ziyareti sırasında dayanamayıp döktürmüş yine. Ne demiş Sayın Batum; "Meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz. Meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar..." Kâğıttan siyasetçi Batum; Silivri sanıklarını Meclise sokma önerisinin de hâlâ geçerli olduğunu, "Önerim ortada PM'de konuyu gündeme getireceğim. Kesinlikle geri adım atmayacağım" sözleriyle teyit etmiş. Yukarıdaki şok sözler ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı'na ait. Bu Genel Başkan yardımcısı aynı zamanda hukuk profesörü. Bu sözleri edebilen kafayı, CHP'ye alan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Onu CHP'ye almakla kalmadı, önce Genel Sekreter yaptı sonra da Genel Başkan Yardımcısı. Kılıçdaroğlu, Batum'u ve onun zihin yapısını bilmeden mi aldı ve CHP yönetimine taşıdı? Bilmemesi mümkün değil. Çünkü beyefendi her gün bir televizyon ekranında benzer düşüncelerini bağıra bağıra açıklıyordu. Allah DP'yi korumuş. Ya partinin başına geçseydi ne olacaktı? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'Darbe olursa tankın önüne ben çıkarım' diyor. Eğer bu düşüncelerinde samimi ise hiç vakit kaybetmeden kışkırtıcılık yapan Süheyl Batum'un önüne çıksın. Önce onu engellesin. Eğer demokrasiye inanıyorsa bu kafadaki bir insanı CHP'de bir saniye bile tutmasın. Yazıklar olsun, anlı-şanlı bir profesör yıllardır enerjisini, ilmi birikimini ve mesaisini demokrasiyi geliştirmek, demokratik bir sivil anayasa hazırlamak için harcayacağına tüm bu imkânlarını askeri kışkırtmak, iktidarı anti demokratik yollarla işbaşından uzaklaştırmaya ayırıyor. CHP'de yıllardır hâkim olan zihniyeti çok iyi temsil ediyor Batum. Bu zihniyet enerjisini anti demokratik yöntemler için sarf edeceğine ülkemizde demokrasi ve hukuk devletini geliştirmek, refahı artırmak için sarf etseydi CHP bugün iktidar olurdu. Bu zihniyet orduya, elit bürokrasiye ve ele geçirdiği yüksek yargıya bel bağlayacağına millete bel bağlasaydı hem hem Türkiye bugün daha iyi bir noktada olurdu. Bu zihniyetin yıllardır takdir ettiği ordu, bu ordu değil. Onların kafasındaki kahraman ordu, milli iradeyi hiçe sayan, hukuk ve demokrasi tanımayan, arka planda iktidar gücünü paylaşarak ülkeyi yöneten, iktidar gücünü paylaşmak istemeyen hükümetleri bildiri ile tehdit eden, bu tehdide aldırmayanları darbe ile alaşağı eden ordudur. Eğer asker CHP yerine muhalefet yapma görevini yapmazsa, hukuka ve demokrasiye saygılı davranırsa, hukukun çizdiği sınırlar içinde sadece kendi asli görevi ile ilgilenirse bu zihniyete göre kâğıttan kaplan oluyor. Bu çağda bu kafa milletten oy alabilir mi sizce? Bu zihniyet 27 Nisan e-bildirgesine alkış tuttu. Genelkurmay Başkanı'nın talimatı ile bir savcının meslekten men edilmesini sevinçle karşıladı. Meşru yollardan iktidara gelmiş bir siyasi partiyi, gayri meşru yollardan iktidardan düşürmek için uygun şartları hazırlamaya çalıştıkları iddiası ile tutuklanan sanıkların avukatlığına soyundu. 28 Şubat'ı alkışlayan, cumhuriyet mitinglerinde "Ordu Göreve" pankartlarını taşıyanlarla kol kola giren ve onlara her türlü lojistik desteği sağlayan zihniyet değişmedi. Darbe olması hâlinde tankın önüne çıkacaklarını iddia edenlerin ağa babaları 60 darbesinde tankın önüne geçtiler. Ama tankı durdurmak için değil, tanka yol göstermek ve kılavuzluk yapmak için. Orduyu hâlâ CHP'nin güvenlik şirketi gibi görüyorlar. Milletten ve seçimden umudunu kesenler için müdahaleci asker iyi, demokrat asker kâğıttan kaplan. Ne diyor Genelkurmay? TSK sadece güvenlik alanındaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde. Bizi siyasetin içine çekmeyin... CHP'ye en güzel cevap. Onlar içki tartışmasından tutun da heykel tartışması, Kıbrıs tartışması dahil her konuda askerden bildiri bekliyorlar. Asker CHP'ye "Benim üzerimden siyaset yapma" diyor. Gördüğünüz gibi, lideri ve parti yönetimini değiştirmekle bir şey değişmiyor. Öncelik, bu arızalı ve bu çağa yakışmayan köhne zihniyeti değiştirmeye verilmeli.