Seçim sonrasında TBMM'de yemin etmeyen BDP'liler dün 'savaşa karşı barışı savunmak için' 1 Ekimden itibaren Meclis'e gelme kararı aldılar. BDP'liler eğer karar değiştirmezlerse 1 Ekim Cumartesi günü sayın cumhurbaşkanının konuşmasından önce Meclis'te yemin edecekler. 'Savaşa karşı barışı savunmak için' Meclis'e gelme kararı aldıklarını söyleyen BDP yönetimi, barışı savunmak için; Neden 3.5-4 ay Meclis'e gelmediklerini ve bu süre içinde siviller dahil neden onlarca insanın terörün kör kurşunlarına hedef olmasını beklediklerini açıklamalıdır!.. Allah akıl versin. Haziranda yapılan genel seçimler öncesinde halka gitmişsiniz, 'Bize oy verin. Meclise gidelim ve sizin sorunlarınıza Meclis çatısı altında çözüm arayalım' demişsiniz. Halk, oylarıyla sizi Meclis'e göndenmiş. Ama siz bazı gerekçeler ileriye sürerek Meclis yerine Diyarbakır'a gitmişsiniz. Oysa Diyarbakırlılar dahil seçmenleriniz sizi başkentteki Meclis'e gitmeniz için seçti. Neyse ki, seçmenin ve sivil toplumun baskısıyla, kumanda merkezlerinizin de onayıyla Meclis'e dönmeyi tercih etmeniz demokrasi adına bir kazançtır. Meydanlarda, sokak aralarında ve kapalı kapılar ardında verdiğiniz tahrik edici mesajlar toplumu geriyor, barış ortamını zehirliyor. Gelin ne söyleyecekseniz milletin kürsüsünden söyleyin. Sorunların çözüm yerinin Meclis olduğunu kabul etmek, sorunun çözümü için savaşı, şiddeti reddetmek önemli bir adımdır. BDP'nin Meclis faaliyetlerine katılması çok önemli. Bu kadar can sıkıcı ağır bir ortamda bile ülkenin başbakanı 'Terörle mücadele, siyasetle müzakere' diyebilecek sağduyuyu gösterebiliyorsa BDP'nin müzakerenin muhatabı olacak siyasi bir kurum olma becerisini gösterebilmesi çok önemli hale gelmiştir. Başbakan bir taraftan devletin bütün imkânlarını kullanarak insanımızın canına, malına ve huzuruna kurşun sıkan terör örgütü ile mücadele edileceğini ama diğer taraftan da terör örgütünün istismar ettiği Kürt sorununun çözümü için neler yapılması gerektiğini siyasetçiler ve siyasi kurumlarla müzakere edeceğini açıkça duyuruyor. Eğer BDP, Kürt sorununun çözümü konusunda muhatap alınacak, müzakere edilecek bir siyasi yapı olarak görülmek isteniyorsa onların da bir siyasi parti gibi hareket etmesi gerekiyor. Kürt sorununun çözümü için BDP'nin talimat alacağı yer, kendisine oy veren seçmenler olmalıdır. Eğer BDP seçmeni yerine Meclis'te Kandil'in sözcülüğüne soyunursa siyaseten muhatap alınmayacaktır. Meclis'e dönmeleri de çok bir işe yaramayacaktır. 1 Ekimde mesaiye başlayacak olan Meclis'in birinci gündem maddesi yeni bir anayasanın yapılmasıdır. 2014 yılına kadar ülkede seçim yok. Bu üç yılda siyaset kurumu ülkenin en sıkıntılı sorunlarını çözmek için cesurca hareket edebilir. Kürt sorunu gibi sıkıntılı bir sorunu toplumun yüzde 50'sinden oy almış güçlü bir başbakan çözemez ise kimse çözemez. BDP, eğer gerçekten Kürt sorununun çözümünde samimi ise bu tarihî fırsatı değerlendirmeli ve başbakana yardımcı olmalıdır. Yeni Anayasa Kürt sorununun çözümü için tarihî bir fırsattır. BDP tribünlere oynamayı, Kandil'e kulak vermeyi bırakıp seçmenlerini dinlemeli ve yeni anayasa sürecinde üzerine düşen siyasi ve ahlaki sorumluluğun gereğini yapmalıdır. Kürt insanının çıkarına olan budur.