YSK'nın 12 bağımsız milletvekili ile ilgili kararı kamuoyunca duyulduğunda bu ülkenin aydınları, entelektüelleri, sivil toplum kuruluşları, MHP hariç tüm siyasi partileri gecikmeden ve tereddüt etmeden demokratik tepkilerini dile getirdiler. Gazeteleri açın bakın. Basın dahil herkes karara karşı çıktı. Bu yanlışın düzeltilmesi için kamuoyu YSK üzerinde ciddi bir baskı kurdu. Demokrasiye inanan herkes karara karşı demokratik tepkisini ortaya koydu. YSK, bu tepkileri fazlasıyla hak etti. Çünkü aldığı karar haklı ve hukuka uygun değildi. Ancak diğer taraftan BDP'nin bu karar karşısında izlediği yöntemi ve parti adına yapılan tahrik edici açıklamaları irdelediğimizde, bu partinin barış ve demokrasi söylemlerinin sahiciliği konusunda kuşkuya düşmemek mümkün değil. Bölgede dükkânları ateşe verip şehirleri savaş alanına çeviren göstericiler, bu toplumun YSK kararına gösterdiği demokratik tepkiyi gölgelediler. Yargı, siyaset ve sivil toplum sorunu çözmek için samimi çaba sarf ederken BDP'lilerin bölgede gerilimi tırmandırması nasıl izah edilebilir? Bu tutum onları haklıyken haksız duruma düşüren bir tutum değil mi? Bu yöntem, onları "kirli" tezgâhların parçası hâline getirmez mi? Herkes sorunu çözmek için seferber olmuşken, BDP sözcülerinin bölge halkını tahrik edecek damar konuşmalar yapması samimiyetsizlik değil midir? BDP'nin tutumu, ateşe benzin dökmek anlamına gelmiyor mu? BDP'nin amacı, ateşin söndürülmesine katkı vermek mi yoksa ateşe körükle gidip alevleri yükseltmek mi? BDP, bir siyasi parti ise, sivil çözümlerden, barış ve diyalogdan yana ise herhangi bir sorun çıktığında, her seferinde "dağa çıkarız ha!" deyip demokratik alanı terk etme hevesi göstermesi demokratik bir tutum mudur? Her sorun çıktığında şiddet olaylarını ve terör eylemlerini şantaj unsuru gibi kullanmak, adı siyasi parti olan bir yapıya yakışıyor mu? Bu tür yöntemleri hak elde etme yolu olarak gören bir siyasi parti, barış ve demokrasiden bahsederse inandırıcı olabilir mi? "Molotof"lu terör, dünyanın neresinde demokratik tepki yöntemi olabilir? Haksızlığa uğradığını düşünen yapılar; haksızlığın giderilmesi için sokağa dökülüp cam-çerçeve indirir, şehirleri savaş alanına çevirirse bu ülke ne hale gelir? BDP, barış ve demokrasiye gerçekten inanıyorsa ve sorunların demokrasi içinde çözülmesinden yana ise önce 'demokratik tepki nedir ve nasıl gösterilir?' bunu öğrenmek ve uygulamak zorundadır. Terör örgütü ile koyun koyuna siyaset yapılmaz. Hem barış ve demokrasi diyeceksin, hem demokrasinin nimetlerinden yararlanacaksın, hem de sırtını bir terör örgütüne dayayarak siyaset yapacaksın, olmaz kardeşim. Tercihini sivil ve barışçıl yöntemlerden yana yaptıysan terörle arana mesafe koyacaksın. Terör örgütünün şehir yapılanması gibi hareket etmeyeceksin. YSK'nın 12 bağımsız adayla ilgili verdiği karar yanlıştı. Ama BDP'lilerin alelacele özensizce verdikleri tahrik edici tepkiler de yanlıştı. Bu tahripkâr tepkiler, sonucu şiddete dönüşüp vatandaşımızı mağdur eden terör eylemleri daha da yanlıştı. Bu tür tercihler Kürt sorununu demokrasi içinde çözmek isteyenlerin elini bağlar. Bu sorunu anti-demokratik yollarla çözmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Barış ve demokrasi diyen bir akıl, seçimleri boykot etmeyi aklından bile geçirmez. Biraz samimiyet biraz dürüstlük lütfen.