Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığında görevli iki üst rütbeli subayın Ankara'nın Çukurambar mevkiinde adli makamlarca aranması, üst ve araçları arandıktan sonra lojmanlarının aranması olayı, yeni bir boyuta tırmandı. Geçtiğimiz cuma günü iki sivil savcı askerî savcının da katılımı ile bu iki subayın görev yeri olan bölge başkanlığında arama yaptılar. "Özel Kuvvetler arandı" bilgisi doğru değil. Aranan yer, Özel Kuvvetlerin teşkilatındaki unsurlardan birisi olan Seferberlik Tetkik Kuruluna bağlı Ankara Bölge Başkanlığı. Konuşlandığı yer, Özel Kuvvet Komutanlığının kışlasında değil, başka bir yerde. İki subayla ilgili yürütülen bir soruşturmada bu iki subayın çalıştıkları kurumdaki odalarının veya kurumun aranması anormal değil. Ancak ilgi çeken konu, belki de ilk kez bir sivil savcının Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığına girip arama yapması. Burası askerî mahal olduğu için polislerin içeriye sokulmaması, aramanın sivil savcı nezaretinde merkez komutanlığı unsurlarınca yapılması da yasal bir uygulama. Ülkenin savunması açısından kritik bilgilerin bulunduğu böyle bir kurumda aramanın hangi sınırlarda tutulduğunu bilmiyoruz. Ama hukuk devletinde subaylarımız kadar cumhuriyetin savcılarına da güvenmek durumundayız. 11 saatlik aramadan sonra savcıların anılan kurumda görevli 3 subay ve 5 astsubayı gözaltına alması soruşturmanın derinleştirildiğini gösteriyor. Bölük-pörçük biz gazetecilere birçok bilgi ulaşıyor. Ama bunları ne doğrulayacak ne de yalanlayacak resmî bir yetkili bulamıyoruz. Nedir bunlar; 1- Olayın olduğu gün savcı o 2 subayı serbest bırakmadı. İki subay merkez komutanlığında iki gün gözetim altında tutuldu. 2- Üzerlerinde ve evlerinde yapılan aramalarda; Sayın Arınç'ın ev adresinin yazılı olduğu kağıttan başka Cumhurbaşkanı ve Başbakanla ilgili bazı bilgi notları da bulundu. 3- Sayın Arınç'ın evine yakın yerde 3 bakan ve TİB Başkanı oturuyor. İlgili personel, Arınç dahil bu bakanları izliyordu, bilgi topluyordu. İddiaların sınırı yok. Bu iddialar adli makamlarca doğrulanmadan bir anlam ifade etmiyor. Sanıyorum adli makamlar da tüm sorulara cevap bulmak için soruşturmayı genişletiyorlar. Biraz sabırlı olup bu soruşturmanın tamamlanmasını beklemeliyiz. Genelkurmay yaptığı ilk açıklamayı, ast birliklerden ve kurumlardan aldığı bilgilere dayanarak yapmıştır. Zaten son derece ucu açık bırakılan ihtiyatlı bir açıklamadır. İddia "suikast" gibi vahim bir iddiadır. Bu nedenle iş sulandırılmadan ciddi bir biçimde soruşturulmalıdır. Sanıyorum Genelkurmay Başkanlığı da iddiayı ciddiye aldığı için sivil savcıya en mahrem kurumunun bile kapılarını açmıştır. Sivil savcıların kurumda görevli 8 personeli gözaltına alması doğaldır. Savcılar 2 personelin lojmanlarından ve iş yerinden aldıkları bilgisayarlarla ve elektronik veri depolama araçlarında suç unsuru olabilecek birtakım verilere ulaşmış olabilirler. Bu nedenle kurumda görevli personelin ifadelerine başvurma ve onları sorgulama ihtiyacı duymuş olabilirler. Onların ifadelerden sonra serbest bırakılacağını tahmin ediyorum. Olayın ilk saatlerinde Sayın Arınç'ın evinin adresinin yazılı olduğu bir notun subaylardan birisi tarafından yok edilme girişimi ve bu adres yazılı bilgi notunun savcı tarafından düzenlenen arama tutanağında yer almış olması benim açımdan işin boyutunu ciddi hale getiriyor. Bekleyip görelim. Ancak bir endişemi de peşinen aktarayım: Eğer kurumda arama yapan iki savcı kurumun yasalara ve yönetmeliklere göre hangi görevleri yaptığı sorumlulukları ve tutmak zorunda olduğu kayıtlar konusunda yeterli bilgiye sahip değillerse bu soruşturma amacından sapabilir.