Birinci sınıf olmak

A -
A +

Türkiye son bir haftadır Şemdinli iddianamesini konuşuyor... Tartışıyor... Bütün bu gelişmeler devam ederken de bir kaşık suda fırtına kopartmak isteyenler, daha doğrusu Türkiye'yi tekrar eski kaos ortamına, eski gergin günlere sürüklemek isteyenler var demek galiba daha doğru olacak... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün dediği gibi, artık birinci sınıf bir ülkenin kurumları gibi hareket etmeliyiz... Türkiye'nin bütün kurumları buna medya da dahil hepimiz birinci sınıf gibi hareket etmeliyiz.. Kara Harp Okulu'na Ulu Önder Atatürk'ün girişinin 107. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinliklere katıldık... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, tüm gözlerin çevrildiği Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve diğer kuvvet komutanları da orada. Tabii tüm bu tartışmaların ardından böyle bir tablo haberciler için de bulunmaz bir fırsat. Gazetelerin ve televizyonların Ankara temsilcileri önce Yaşar Paşa'nın etrafını sarıyorlar. Ama Paşa konuşmamaya kararlı görünüyor. Gazeteciler ısınma turlarına başlıyorlar ve Paşa'yı bu kararından vazgeçirmek için önce "Sigara" konulu sohbet başlıyor. Yaşar Paşa, gazetecilere hiçbir zaman "sigarayı bırakacağım" gibi bir söz vermediğini ancak gazetelerde bunun tam tersinin yazıldığını söylüyor. Isınma turları devam ederken ve konu yavaş yavaş Şemdinli İddianamesine getirilmeye çalışılırken Yaşar Paşa izin istiyor ve ayrılıyor. Bu kez hedefte Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer var... Sorular havada uçuşuyor... "Sayın Cumhurbaşkanım... Gerginlik var mı?" "İddianame konusunda ne yapacaksınız?" "Olağandışı bir durumla mı karşı karşıyayız?" "Türkiye olağandışı durumlara hazırlanmalı mı?" Bu ve bunların benzeri gibi birçok soru daha... Ancak Cumhurbaşkanı tüm bu sorulara cevap vermiyor ve "Arkadaşlar bugün konumuz Kara Harp Okulu" diyor... Ardından konuyu değiştirmek için kendisinin de aslında Harp Okullu olduğunu söylüyor ve asteğmenlik yıllarından, Kara Harp Okulu günlerinden bahsediyor... Ama soruların ardı arkası kesilecek gibi değil... Sonunda Cumhurbaşkanı da pes ediyor ve iddianameyi olağan bulmadığını belirttikten sonra ekliyor: "Arkadaşlar, iddianame; iddianamedir mahkeme değil ki..." Sayın Cumhurbaşkanını gerçekten kutlamak gerekir... O kadar yönlendirici ve olumsuz sorunun ardından verdiği bu iki cümlelik cevap aslında "gerginlik çıkartmaya gerek yok... Bu bir iddianame işte..." diyordu adeta... Bu açıklamalardan pek de mutlu olmayan medya mensupları için son bir hedef kalıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök... Yine sorular havada uçuşuyor... "Efendim... Biz sizden çok sert bir muhtıra bekliyorduk. Çok sert açıklamalar bekliyorduk... Ama gelmedi... Neden çok sert bir açıklama yapmadınız?" Böyle soru olur mu? Muhtıra ne demek? Lütfen arkadaşlar... Yapmayalım... Peki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ne diyor? Birinci sınıf olmaktan bahsediyor... Ve devam ediyor... "İlla vuralım mı... İlla pata küte yapmak mı lazım... Türkiye birinci sınıf bir ülke... Bütün kurumlar birinci sınıf gibi oynamalı... Biz de öyle oynuyoruz... Biz masaya yumruğumuzla değil, beynimizle, ışığımızla, aklımızla vururuz..." Sizi tebrik ediyorum Sayın Genelkurmay Başkanım... Böyle soruların ardından, tüm bu yaşananların ardından bu açıklamaları yapmak gerçekten takdire şayan... "İtidali koruyan" bu açıklamalar bize açıkça şunu gösterdi: "GERGİNLİK İSTEMİYORUZ!" Hep beraber birinci sınıf olalım... En azından olamıyorsak bile birinci sınıf olmaya çalışalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.