Bölücübaşı'nın ödü kopuyor!..

A -
A +

DTP'li vekiller Bölücübaşı Öcalan'ın da çağrısını dikkate alarak Barış ve Demokrasi Partisi çatısı altında "Siyasete devam" kararı aldılar. Ahmet Türk, "Öcalan zeminin terk edilmesinin doğru olmadığını ve mücadelenin parlamentoda devam etmesi gerektiğini iletti" açıklaması ile bu süreci kimin yönettiğini açıkça ifade etti. DTP'liler istifa kararının geri çekilmesinde, STK'lardan aydınlardan ve tabandan gelen çağrıların da etkili olduğunu vurguladılar. İşin doğrusu, DTP'liler PKK'dan gelen "İstifa edin" talimatına son dakikaya kadar uydular. Ne aydınların çağrısı, ne STK'ların ne de seçmenlerinin talebi onların kararını değiştiremedi. Taa ki Öcalan'ın avukatları İmralı'dan "İstifa etmeyin" talimatını getirene kadar. Dürüst olsunlar, STK'lar, aydınlar ve onlara oy veren seçmenin çağrıları havada kaldı. Son bir haftadır yaşanan gelişmeler gösterdi ki DTP'li vekillerin, ya Kandil'in ya da Öcalan'ın onayı olmadan kendi özgür iradeleri ile bir karar verip uygulamaları mümkün değil. DTP'nin amblemine karar veren bile Öcalan'dı. O zaman Anayasa Mahkemesi'nin, DTP'nin terör örgütü PKK ile organik bağı olduğu yönündeki tespitinin yanlış olmadığı açıklığa kavuşmuş oldu. Günlerdir yazdıklarımızı da teyit etmiş oldular. Bir tarafta ağırlıkla Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan 2.5 milyon seçmen, diğer tarafta Öcalan. DTP'liler 2.5 milyon seçmenin sorunlarını, taleplerini, ne istediğini bir kenara bırakıp Öcalan'ın ne istediğine bakıyorlar. Bence siyaseti de milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımızın sorunlarına demokratik zeminde çözüm bulmak için değil, Öcalan'ın sorunlarını çözmek ve isteklerini yerine getirmek için yapıyorlar. Bu mantıkla ve hedefle TBMM'ye dönüyorlarsa dönmelerinin bir anlamı yok. Normalleşmeye, demokratik açılıma ve Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne bir katkıları olmaz. Bölücübaşı, PKK'yı ve Kürt siyasetini teslim almış durumda. Bu iki unsuru da kendi geleceği ve bireysel çıkarları için kullanmaya devam edecektir. Öcalan, DTP'li vekillere bu çağrıyı, "Tek muhatap benim" mesajını vermek için yaptı. Öcalan DTP'nin Meclisten çekilerek, PKK'nın da sokak gösterileri ile Doğu ve Güneydoğu halkının nezdinde prestij ve destek kaybettiğini gördü. Oyuncak gibi, istediği gibi bireysel amacı için kullandığı bu iki yapının halk desteğini kaybetmemesi için hemen devreye girdi, fırsatı değerlendirdi. Güya krizi çözen adam oldu. Aslında krizi çıkarttıran da oydu. Gücünü tekrar herkese göstermek istedi. Hükümetin demokratik açılımının başarılı olmasından ödü kopuyor. Bu süreçte oyun dışında bırakılmaktan korkuyor. Umarım DTP'liler Öcalan'ın değil, seçmenin ve STK'ların, aydınların baskısıyla istifadan vazgeçmişlerdir. Hâlâ Öcalan'ın yüzde yüz kontrolündeyseler dönmelerinin bir anlamı yok. Gerçekten barış, refah ve demokrasi isteyen Türklerle Kürtler el ele verip açılım sürecini başarılı kılmalıdırlar. Unutmayın, daha fazla reform teröre daha az destek demektir. Hükümet demokratik açılım sürecine hızlı devam etmeli, Kürt siyaseti de sağduyuya yönelmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.