Geçen hafta Ankara'da heyecanlı saatler yaşanmasına sebep olan mühimmat yüklü kamyon olayı ile ilgili olup bitenleri iyi analiz edip acil tedbirler alınması gerekiyor. 10 Mart Çarşamba günü Ankara Emniyet Müdürlüğüne bir ihbar geliyor. İhbarcı mühimmat ikmalinde kullanılan kamyonun yükünü, plakasını, güzergâhı dahil her şeyi biliyor. İhbarı değerlendiren terörle mücadele ekipleri aynı gün saat 18.00'de Gölbaşı çevre yoluna döndüğü sırada ihbarda plakası verilen kamyonun önünü kesiyor. Kamyonun önünde silahlı araç komutanı bir astsubay ve muhafız bir jandarma erbaş var. Terörle mücadele ekipleri kamyonun yükünü ve mevcut durumu özel yetkili cumhuriyet savcısına bildiriyorlar. Araç komutanı görevlendirme emrini gösteriyor. Fakat savcının talimatı ile kamyon içindekilerle birlikte Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürülüyor. Kamyonun yükü inceleniyor, 3 kişi sorgulanıyor. Belgelerden el bombalarının TSK'ya ait olduğuna kanaat getirildikten sonra mühimmat, Özel Kuvvetler Komutanlığı yetkililerine teslim ediliyor. İddiaya göre araç komutanının savcıya ibraz ettiği görev emrinde "seri numarasız el bombalarına seri numarası verilmesi faaliyeti kapsamında Güllük-Milas'taki mevcut el bombalarının Oğulbey Kışlasına nakli için kiralanan sivil kamyonun araç komutanı olarak Astsubay Başçavuş S.H.K, muhafız olarak ise jandarma onbaşı M.K'nın görevlendirildiği" belirtiliyormuş. Kamyonda mevcut el bombalarının üzerinde zaten seri numaralarının varlığı savcıyı kuşkulandırmış. Takipsizlik kararında savcının ayrıca mühimmat taşıyan araca hiçbir aracın eşlik etmemesinin de şüphelerini artırdığını gösteriyor. Bu noktaya kadar yapılan birçok usul hatası var... Öncelikle şu hususu belirtmeliyim, tabii ki emniyet birimleri ve savcılık kendilerine yapılmış bir ihbarı ciddiye alacaklar ve hukuken gereği ne ise o işlemi uygulayacaklar. Ama kanaatimce bu işlemler yapılırken de birçok usul hatası var. O kamyonun önünü çeviren polisler sivil kıyafetli. Araçlar sivil araç. Kamyonun önündeki silahlı askerler polis olduklarını fark etmeyip silahlarına sarılsalardı ne olurdu? Kamyonda görevli araç komutanı, özel kuvvetler komutanlığınca hazırlanıp imzalanan görev emrini gösterdikten sonra neden bırakılmadı? Diyelim ki, görev emrinde 'Seri numarasız' olduğu belirtilen bombaların seri numaralı çıkması ve aracın eskortsuz olması savcıyı kuşkuya düşürdü. Bu da normal bir kuşkudur. Peki askerî mühimmat yüklü bir kamyon kameralar eşliğinde neden Emniyet Müdürlüğüne götürüldü? Askerî mühimmat yüklü bir kamyonun savcının nezaretinde merkez komutanlığına götürülmesi ve savcının incelemelerini burada yapması daha doğru olmaz mıydı?.. Gelelim TSK cephesinde yapılan hatalara. TSK'nın birlikleri arasında silah ve mühimmat nakli yapması, bu maksatla uygun sivil araçlar kullanması doğaldır. Ancak silah ve mühimmat naklinde tüm TSK birliklerinin uymak zorunda olduğu kurallar vardır. 958 adet el bombası yüklü bir sivil kamyonu bir kilometre bile meskûn mahallerde eskortsuz gönderemezsiniz. Ayrıca nakil aracının takip edeceği güzergâhtaki eskort faaliyetleri ve gerekli emniyet tedbirleri için ilgili il emniyet müdürlükleri ve jandarma alay komutanlıkları ile koordinasyon şarttır. İddiaya göre sadece jandarma alay komutanlıklarına yazı yazılmış. İddia doğru ise bu işlem eksik bir işlemdir. Polisin ve jandarmanın sorumluluk alanları farklıdır. Her iki kuruma da yazı yazılmalıdır. Usul konusunda yapılan hatalar kurumları karşı karşıya getirmektedir. Bu hatalar nedeniyle toplumun bir kısmında 'Asker yine gizli işler mi çeviriyor?' türünden bir algı, diğer bir kısmında ise 'İç ve dış odakların iş birliği ile TSK'nın zayıflatıldığı, burnunun sürtülmeye çalışıldığı' şeklinde bir kanaat oluşuyor. Kurumlar işlerini daha dikkatli yapıp böyle bir görüntünün ve algının oluşmasını engellemelidir...