AYM'nin, Meclisin yaptığı Anayasa değişikliğini mevcut Anayasa kurallarını zorlayarak reddetmesi, iktidardaki AK Parti hakkında devam eden kapatma davası ve darbe söylentileri ile gerilen 70 milyonu tek yürek haline getirip sokağa döken millilerimizi ve Fatih Hoca'yı tebrik ediyorum. Başarılarının devamı için dua ediyoruz. Milli takımın oyun düzeni adeta genetik yapımızı yansıtıyor. Maçın son 15 dakikasına 2-0 yenik girmek ama maçı 3-2 galip bitirmek... Tam da bize özgü bir durum. Sıkıntıya ve risklere girmeden, gerilmeden hangi sorunumuzu çözebildik? Bozmadan düzeltemiyoruz. Ahmet Altan'ın da belirttiği gibi "yenmeyi ancak yenildiğimizde becerebiliyoruz" Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşadıklarımızı ve sonra çekilen bu sıkıntılardan demokrasimizin güçlenerek çıktığı günleri hatırlayın. Şimdi de daha bir yıl önce 22 Temmuz'da halkın yüzde 80'inin katıldığı bir seçimde yüzde 47 oy alarak iktidara gelen bir siyasi partiye kapatma davası açtık. Siyasi istikrarı bozduk. Belirsizlik nedeniyle ekonomiyi bozduk. AB ile ilişkilerimizi bozduk. En önemlisi huzurumuzu bozduk. İnşallah tarih yine tekerrür eder de bozduğumuzu en kısa sürede tekrar düzeltiriz. Ama bu yıpratıcı alışkanlığımızı, bozmadan düzeltmeyi öğrenmenin zamanı geldi, artık. 29 Haziran'a kadar süresi olduğu halde AK Parti esas hakkındaki savunmasını 13 gün önce, 16 Haziran'da verdi. Hükümet davanın uzamasını istemiyor. Çocuğun gerçek annesi gibi davranıyor. Çünkü mevcut siyasi belirsizliğin ülkemize çok ağır faturalara mal olduğunun farkındalar. Bu siyasi belirsizlik en çok ekonomiyi etkiliyor. Türkiye'nin bu siyasi belirsizlikten ve demokrasi dışı girişimlere müsait bu kaos ortamından bir an önce kurtulması gerekiyor. Takvim netleşmeye başladı. 1 Temmuz'da Sayın Başsavcının sözlü mütalaası, 3 Temmuz'da da AK Parti'nin sözlü savunması alınacak. Bu takvime bakılırsa dava Temmuz ayı bitmeden sonuçlanacak gibi görünüyor. AK Parti'nin esas hakkındaki savunmasının büyük bir bölümünü okudum. Delil olarak sunulan gazete haberlerinin "YARSAV Yönetim Kurulu" imzalı kağıtların arkasına yapıştırılmış olması, Sayın Savcının ülkenin Başbakanından da "RTE" diye bahsetmesi, önce davanın açılıp, sonra delillerin toplanması, delillerin internetten derlenmiş olması, genel başkanı şu anda Ergenekon soruşturmasından içeride olan bir siyasi partinin yayın organı durumundaki "Ulusal TV"den temin edilen görüntülerin delil olarak sunulması... Allah aşkına normal mi bunlar? Bu iddianamenin tarafsız ve bağımsız bir savcı tarafından hazırlandığını söyleyebilecek durumda mısınız? Elinizi vicdanınıza koyun, Sayın Başsavcı kendi bireysel ideolojisine karşı tarafsız olabilmiş midir? Hangi vicdan sahibi bu iddianameye katılabilir? Bu noktaya gelmemizde elbette AK Parti'nin de katkısı vardır. Ama AK Parti'nin yanlışları, CHP'nin yanlışları bu iddianameyi haklı kılmıyor. "Yargıya ve yargı kurumlarına saygılı olalım" diyenler dönüp biraz da kendi mensuplarına, "Kendi siyasi görüşlerinize karşı bile tarafsız olun. Her güce karşı ayırımsız bağımsız olun" diyebilmelidirler. Ne olur sokağa çıkın ve insanlara bu iddianameyi sorun. İnsanlar bu iddianame ile AK Parti'nin değil toplumun büyük bir bölümünün kapatma davası adı altında yargılandığını düşünüyorlar. Sokaktaki algı bu. Bu algı yargıya ciddi zarar veriyor.