Oldum
olası sevmem Brüksel'i. Kasvetli bir atmosferi vardır. Yazın yağmurlu
ve kapalı, kışın ise buz gibi bir hava karşılar sizi. Bakmayın buraya
Avrupa'nın başkenti denmesine. Bu unvanı hak eden bir kent değil
Brüksel. Renksiz-donuk ve gri bir kent burası. AB Parlamentosu-NATO gibi
kurumlar olmasa herhalde burada kimse kalmaz. Dışişleri Bakanı Sayın
Mevlüt Çavuşoğlu, Brüksel'de önce NATO Dışişleri Bakanları toplantısına
katıldı. Diğer gün de IŞİD ile mücadele koalisyonunun yapacağı
toplantıya katılacak.
Bu toplantıyı izlemek üzere sayın Bakan ile
birlikte mecburen geldik Brüksel'e. Bakan Çavuşoğlu, toplantı
vesilesiyle ABD Dışişleri Bakanı dahil birçok mevkidaşı ile ikili
görüşmeler yapma fırsatı buldu. Yarın da IŞİD ile ilgili toplantıya
katılacak. IŞİD ile mücadele konusunda bir stratejinin belirleneceği bu
toplantıdan ben şahsen bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Petrol ve
doğalgaz kaynakları tehlikeye girmedikçe ve İsrail'in
bekasına-güvenliğine ilişkin bir tehdit oluşturmadığı sürece Batı
dünyasının IŞİD ile samimi olarak mücadele edeceğine inanmıyorum. Bugüne
kadar bu konuda yapılan toplantılarda Türkiye hariç hiçbir ülke IŞİD
ile mücadele için somut öneriler dile getirmemiş. NATO zirvesinde sayın
Çavuşoğlu'nun ikili temaslarda bulunduğu Hollanda-Almanya-İtalya ve
diğer Dışişleri Bakanları Suriye'yi-Irak'ı ve Libya'daki gelişmeleri
konuşmak istediler. Aslında bu coğrafyayı, bu coğrafyanın gerçeklerini
ve dengelerini bizim kadar sağlıklı analiz edebilen başka bir ülke yok.
NATO Dışişleri Bakanları toplantısının Ukrayna ile ilgili bölümünde
sayın Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün
korunmasından yana olduğunu ve Kırım Tatarlarının sorunlarına değindi.
IŞİD
ile mücadelenin havadan bomba yağdırarak sonuca ulaşmayacağını Türkiye
tekrar anlatacak. Her ne kadar bazı AB ülkeleri, Türkiye'nin IŞİD'e
yardım ettiği saçmalığını yaymaya çalışsalar da 46 diplomatımızı 101 gün
süreyle alıkoyan bu örgütle mücadelede en ciddi öneriler yine
Türkiye'den gelecek.
ABD ve Batı ülkeleri IŞİD'i doğuran sebepleri
görmezlikten gelirlerse, üç maymunu oynamaya devam ederlerse bu
coğrafyada IŞİD gider başka bir terör örgütü gelir. IŞİD'i Suriye'de
doğuran sebep Esad ve Esad'ın uygulamalarıdır. Bunlara Irak'ta taraftar
bulan Maliki ve onun mezhepçi uygulamalarıdır. İsrail'in Filistin'de,
Gazze'de işlediği cinayetler, bu tür radikal örgütlere taban
bulma-nefes alma imkanı vermektedir. Kobani'yi IŞİD'den korumak için
reklam yapanlar. 3-4 milyon insanın yaşadığı Halep'e seyirci
kalmaktadırlar. Halep'i bir yandan IŞİD diğer yandan da Esad bombalıyor.
Koalisyon da seyrediyor. Halep'e seyirci kalan bir organizasyonun
bölgede herhangi olumlu bir sonuç alma şansı yoktur. Umarım sayın
Çavuşoğlu, mevkidaşlarına bu gerçekleri tekrar hatırlatır.
Dışişleri
Bakanı Çavuşoğlu, "Biz bölgeyi, IŞİD'i doğuran sebepleri ve ne yapılması
gerektiğini biliyoruz. IŞİD ile kapsamlı mücadele öneren de Türkiye.
IŞİD'e yardım ediyor denen de Türkiye" şeklinde serzenişte bulunuyor.
Haksız değil. Eski bir Amerika Türkiye büyükelçisinin koordinatörlüğünde
bazı çevreler AK Parti iktidarının ve Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak
için müthiş bir algı operasyonu yapıyorlar. Bizim IŞİD'den kaçak petrol
aldığımızı iddia edecek kadar saçmalayabiliyorlar. Onların saçmalama
özgürlüğüne itirazım yok. Ama bu saçmalıklara değer verenlere itirazım
var. Ülkemizde de bazı çevreler, "Türkiye IŞİD'i destekliyor, Kürtlere
yardım etmiyor" algısını yaymaya çalışıyorlar. İnsafınız kurusun.
Türkiye 200 bin Kobaniliyi bağrına bastı, bütün ihtiyaçlarını
karşılıyor. Kobani'ye 11 milyon dolardan fazla insani yardım yapıldı.
Sınırın öbür tarafında yaşayan hayvanların yemini bile gönderen
Türkiye'ye karşı daha fazla nankörlük yapmayın, çarpılacaksınız!
Bakan
Çavuşoğlu Irak ile ilişkilerin normalleşmesinden çok memnun. 25
Aralık'ta El Abadi Türkiye'yi ziyaret edecek. Yüksek Düzeyli İşbirliği
Toplantısı gerçekleştirilecek. Irak ile şimdilik işler yoluna konmuş
gözüküyor. Irak ile yeni bir sayfa açılıyor. Doğru ve doğal olan da bu
zaten...