Bu kirli oyunu bozmalıyız

A -
A +

Gezi Parkı olaylarında İstanbul Kabataş'ta saldırıya uğrayan Zehra Hanım, Adli Tıp Kurumu'ndan aldığı rapor ile savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık gizlilik kaydı ile soruşturmayı yürütüyordu. Birileri güya o bölgedeki mobese kayıtlarını bir araya getirmiş, basına vermiş. Bazı yayın kuruluşları da bu görüntülere bakarak Kabataş'taki saldırının hiç gerçekleşmediğini iddia eden haberler yaptılar.

Allah akıl-fikir versin. Zehra Hanım bu haberler üzerine, "Yaşadığım acının büyüklüğü ve altında ezildiğim o yük yetmezmiş gibi, bir de insanlara kendimi inandırmak zorunda bırakıldım. Süreç medyada öyle bir hale ulaştı ki, sanki böyle bir olay yaşanmamış, çok ağır bir yük, çok büyük bir acı" demiş. Üzülme Zehra Hanım. Bizim basınımızın bu konulardaki sicili bozuktur. Ne senin isyanını duyar onlar, ne de adli tıp raporunu görürler. Çarpıtma, beyaz-siyah gösterme konusunda uzmandır bizim basınımız. O net olmayan ve gelişmelerin tamamını barındırmayan görüntülere bakarak, senin beyanlarını, savcıların tespitlerini ve adli tıp raporunu görmeyen ve bu habere imza atanların eşlerinin, kız kardeşlerinin başına Allah göstermesin böyle bir olay gelse ne yaparlar? Bunu düşünsünler yeter. Yargıya intikal etmiş bu meselenin tartışılması yanlış. Bırakın adalet gereğini yapsın, kararını açıklasın, ondan sonra konuşalım.
25 Aralık operasyonunda ismi geçen şahıslar görevli 3 savcı tarafından şov yapılmadan, basına haber verilmeden ve davul-zurna çalınmadan soruşturmanın gizliliği ilkesine uyularak çağrılıp soruşturulmuş, ifadeleri alınmış. Sayın Başbakan'ın oğlu dahil hiç kimse de "gelmem" dememiş. Eğer gerçekten amaç üzüm yemek ise bu işin doğrusu böyle yapılır. İddianameleri önceden basına sızdırıp sabahın 04:00'ünde televizyonlara önceden haber vererek insanların kapısına dayanıp canlı yayında insanları azılı teröristler gibi gözaltına almak değildi işin hukuki ve doğru olanı. Doğru ve hukuki olan şu anda yapılandır. 17 Aralık ile ilgili soruşturmalar tamamlandıkça ilk gün gözaltına alınan bazı insanlar serbest bırakılmaya başlandı. Hukuk süreci tutuksuz devam edecek. Ama görüyorum ki bazı yayın organları ve muhalefet partilerinin liderleri bu durumdan rahatsız olmuşa benziyorlar. Bir taraftan tutukluk sürelerine ve tutuklu yargılamalara itiraz edeceksin, Hükümet'e, " tutuklu yargılamanın şartlarını ağırlaştır" diyeceksin. Diğer yandan işine gelmeyince "Bunlar niye tahliye oldu? Neden yargılanmalarına tutuksuz devam ediliyor?" diyeceksin.
Bu tutumun adına ilkesizlik ve iki yüzlülük diyorlar. Mahkeme mevcut delillere-bulgulara bakarak karar veriyor. İddialar inandırıcı delillere-bulgulara dayanmıyorsa, deliller uydurma ise, eklemeler varsa zorla mı tutacak insanları içerde? Ayrıca yargılamaların tutuksuz devam etmesi sizi neden rahatsız ediyor? Montajlanmış ve yasa dışı dinlemelerden oluşan iletişim bilgileri dışında ne var dosyalarda?
Bir daha altını kalın çizgilerle çizerek belirtelim; kimsenin yolsuzluğu- rüşveti tasvip ettiği, üstünü örtmeye çalıştığı söz konusu değil. Doğru, yanlış hukuka intikal eden iddiaları savcılar inceliyor. Aceleye gerek yok. 100 iddiadan 95'inin boş çıktığını bilmeyenimiz yok. Ama incelensin, araştırılsın. Kursağından haram bir lokma geçene hesabı sorulsun. Ama Yahudi lobisinin isteklerine boyun eğmiyor, neoconlara eyvallah etmiyor, İstanbul sermayesine ve basın patronlarına "derhal-baş üstüne" demiyor, halkın kendisine emanet ettiği ülkeyi yönetme görevini ve gücünü birileri ile paylaşmıyor diye Başbakan'a ve Hükümet'e kurulan tuzaklara karşı çıkmalıyız. Ülkemizin çıkarları, milletimizin huzuru için bu oyunu bozmalıyız. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları birileri tarafından dinleniyorsa, bu ülkenin siyasi partileri şantaj kasetleri ile dizayn ediliyorsa o ülkenin milli güvenliği tehlikededir. Yolsuzluk iddiaları ile bizi cambaza baktıranlar, ülkenin ulusal güvenliğini tehdit ediyorlar. Bu tehdit ve şantajları kullanarak yönetime ortak olmak istiyorlar.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.