Taraf Gazetesi Genelkurmay Karargâhında görevli bir Kurmay Albay tarafından hazırlandığı iddia edilen bir belge yayınladı. "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" başlıklı bu belge, herkesin kanını donduracak kadar sıkıntılı bir belge. Bu belge doğru ise Genelkurmay Karargâhındaki bazı görevlilerin hükümeti gözden düşürmek, hatta devirmek için komplo kurduğunu iddia ediyor. Gazetenin iddiası üzerine Genelkurmay Başkanlığı konuyu ciddiye alıp Askeri Savcılığa iddianın tüm boyutlarıyla soruşturulması emrini vermişti. Ayrıca Askeri Mahkeme konuya ilişkin yayın yasağı kararı almıştı. Askeri Mahkemenin böyle bir karar almasını yanlış bulduğumu belirtmeliyim. Dün önce Genelkurmay Askeri Savcılığından, ardından da Genelkurmay Başkanlığından kamuoyuna konuya ilişkin açıklamalar geldi. Askeri Savcılık; "Yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde anılan belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır" şeklinde bir açıklama yaptı. Bu bir karar değil bir kanaat. Bu belgenin altında bir Kurmay Albayın imzası var. Günümüzün teknolojisi ile bu belgenin sahte olup olmadığını tespit etmek zor değil. Savcılık ilgili yerlerden belgeyi istemiş. Yapılacak kriminal inceleme sonucunda, belgenin sahte olup olmadığına dair kesin bir kanaate varılır ve ne yapılacağına o zaman karar verilir. Eğer belge gerçek ise bu belgeyi hazırlayanlar, onlara emir verenler ve bu belgeyi ismi geçen avukata verenler dahil yargı önüne çıkarılır. Genelkurmay'ın yaptığı açıklamada "Belgenin doğruluğu ispat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır" denilerek kamuoyuna kurumsal taahhütler veriliyor. "TSK demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personeli bünyesinde barındırmaz" mesajı ile belge sahte değilse ne olacağını açıkça belirtiyor. Eğer belge gerçek ise hazırlayan, hazırlattıran kim varsa kulağından tutup yargıya teslim edeceğim diyor TSK. Peki belge sahte ise, o zaman da bu sahte belgenin ne maksatla ve kimler tarafından hazırlandığını yargı ortaya çıkarsın diyor. Sivil otoritenin haklı gerekçelerle yapacağı her türlü hukuksal girişime de açık olunduğu mesajı veriliyor. Bu açıklamalar, TSK'nın bu konuya ilişkin şeffaf ve komplekssiz hareket edeceğini gösteriyor. Belge gerçek ise bu demokrasimiz için yüz kızartıcı bir durumdur. TSK gereğini şeffaf bir şekilde yapmalıdır. Belge sahte ise bu hükümet ile TSK'nın ilişkilerini bozmak için düzenlenmiş bir komplonun uzantısı olabilir. Bu da çok vahim bir durumdur. Hangi ihtimal doğru çıkacak, bunu soruşturma ortaya çıkaracak. Soruşturma hızlı, sağlıklı ve şeffaf yürütülmeli, sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Sorumlulara en ağır yaptırımlar uygulanarak bu ağır leke temizlenmelidir.