> LONDRA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İngiltere'deki resmi programı, Galler Prensi Charles ve eşi Camilla'nın kraliçe adına kaldıkları otele gelip misafirlerin almalarıyla başladı. Otelden tahsis edilen araçlara binilerek saraydaki süvari birliği tören alanına hareket edildi. Saray çevresinde ve tören alanında muhteşem bir hazırlık yapılmıştı. Tören alanının hemen yanından geçen büyük cadde, Türk ve İngiliz bayraklarıyla donatılmış, halk, turistler ve Londra'da yaşayan Türkler caddenin iki tarafında yerlerini almışlardı. Tören birliği, bando ve süvariler muhteşem görünüyorlardı. Kocaman bir imparatorluğun varlığını yansıtan müthiş bir görkem her yere yansımıştı. Kırmızı-beyaz renklerle hazırlanan platformun önünde Kraliçe ve eşi Cumhurbaşkanını karşıladılar. Başbakan, bakanlar kraliyet ailesi mensupları ve devlet erkânı oradaydı. Milli marşlar çalındı. Cumhurbaşkanı Gül, tören kıtasını denetledikten sonra tören kıtası geçişi izlendi. Yedi tane atlı araba platformun önüne yaklaştı; Cumhurbaşkanı ve Kraliçe birinci arabaya, Hayrünnisa Gül Hanımefendi ve Edinburgh Dükü ikinci arabaya bindiler. Heyet üyeleri de diğer arabalara bindi. 7 arabadan oluşan konvoy, "The Mall " bulvarından geçerek saraya hareket etti. Her şey tam filmlerdeki gibiydi. Tarihi bir ana tanıklık etmekten mutlu olduk. Tören boyunca top atışları yapıldı. Cumhurbaşkanı Gül ve Kraliçe yol boyunca halkı selamladılar. Herkes fotoğraf çekme yarışındaydı. Kaderin cilvesi bu olsa gerek. 1970'li yıllarda Londra'da öğrenci iken saraydaki bu tür törenleri merak edip izleyen Abdullah Gül, yıllar sonra aynı yere devlet başkanı olarak geldi. Bu kez izlenen, törene konu olan ve fotoğrafları çekilen oydu. "Bu nasıl bir duygu?" diye sorduğumuzda , " Gurur verici, kaderin cilvesi işte" diyor. "Türkiye'de fırsat eşitliğinin varlığına ben en iyi örneklerden biriyim" diyor. Cumhurbaşkanı Gül ve heyeti 2 gün süre ile Kraliçenin misafiri olarak sarayda ağırlanacaklar. Bu gezide Cumhurbaşkanının morali çok iyi ."Dışarıda bir ülkeye giderken heybenizin dolu olması çok iyi bir şey" diyor. Hakikaten hem Londra'da hem de Avrupa'da krizler yaşanırken, moraller bozukken Türkiye'nin hem ekonomik açıdan hem de reformlar açısından iyi seviyelerde olması doğal olarak devlet başkanına ciddi bir özgüven kazandırıyor. Cumhurbaşkanının da belirttiği gibi 90'lı yıllarda bir sent'e muhtaç hale gelen, insan hakları, evrensel hukuk ve özgürlükler konusunda gittiğiniz her yerde, her toplantıda yerden yere vurulan Türkiye'den, bugün övgüler yağdırılan bir Türkiye tablosuna ulaştık, Çok şükür. Sebep olanlardan Allah razı olsun. Burada İngiliz basını Cumhurbaşkanına en çok Suriye konusunu soruyor. Cumhurbaşkanı Suriye ile ilgili Türkiye'nin gizli bir gündeminin olmadığını ve bu ülkeye askeri bir mücadeleye karşı olduğunu belirtiyor.""Suriye'de her ne yapılacaksa bunu Suriye halkı kendisi yapmalı, bizler de onları orantısız müdahalelerden korumalı ve yardımcı olmalıyız" diyor. Suriye'deki her senaryo için Türkiye'nin hazırlıklı olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin Suriye konusunda başkalarının telkiniyle hareket etmeyeceğinin altını çiziyor. Türkiye'de son 9 yılda gerçekleştirilen değişim ve dönüşümde AB ile tam üyelik müzakerelerinin ciddi katkısı olduğuna inanan Cumhurbaşkanı," onlar ne yaparsa yapsın, biz tam üyelik müzakerelerini sonuna kadar devam ettirmeye kararlıyız" diyor. " Tam üyelik; bizim stratejik hedefimiz, AB'nin de namus borcu" diyor. Kıbrıs Rum kesiminin 2012'de dönem başkanlığı yapacak olmasını AB'nin karşılaşabileceği en büyük itibarsızlık olarak görüyor. "Müzakerelere devam ederiz ama Rumların olduğu toplantılara katılmayız" diyor. Ermenistan ile sorunların çözümü konusunda kendisinin anlaşılamadığından yakınıyor. Kendisi cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Kürt sorununun çözülmesi için her gayreti göstermeye hazır olduğunu söyledikten sonra , "terör can aldıkça hak elde ediliyor gibi bir algı var. Bu algı yanlış. Onun için önce terörün belinin kırılması gerekir" diyor. Sayın Gül'ün," Demokrasi -özgürlük ve insan haklarıyla ilgili fikriyatının oluşmasında büyük katkısı olduğunu "söylediği Londra'dan şimdilik bu kadar.