Bugün her kadın için 8 Mart mı?

A -
A +

Sabahın beşinde kalkıp 25 kişilik bir Anadolu ailesine sabah çorbası kaynatıyor. Onlara çorbayı ikram ettikten sonra beşikteki bebeğini sabahın köründe emziriyor. Merkebe koyduğu heybelerin bir gözünde tarlada çalışacak ailesinin öğlen yiyeceği erzağı, suyu, ayranı; diğer gözüne ise kundakladığı bebeğini koyuyor ve sabahın altısında yola düşüyor. Ortalama 6-8 kilometre yürüdükten sonra tarlaya ulaşıyor. Yiyecekleri boşaltıp bir ağacın gölgesine, ağaç dalına astığı ipli salıncağa ise çocuğunu kundaklayıp yerleştiriyor. Erkeklerle beraber akşamın yedisine dek tırpan sallayıp, ekin biçiyor. Arada nefeslenmek için bebeğini bıraktığı salıncağa koşuyor, bebeğini bir çalılığın arkasında besliyor. Öğlen vakti çalışanların karnını doyuruyor. Akşam olunca da eşyalarını, kap kacağını heybenin bir gözüne yükleyip diğer gözüne de bebeğini yerleştirdikten sonra hızla evine dönüyor. Çünkü tarladan yarım saat sonra gelecekler için telaşla yemek yetiştirmek zorunda. Tüm aile karnını doyurup istirahata çekilince, küçük gelin olduğu için sofrayı toplama-ortalığı temizleme-bulaşıkları yıkama gibi işler de ona kalıyor. Tüm bu işler bittikten sonra kalan gücü ile bebeğini besleyip, kundağındaki öllük denilen kumu değiştiriyor. Sonra da beşiği sallayarak bebeğini uyutuyor. Ancak annelik görevi o zaman da bitmiş olmuyor. Çünkü daha ilgili bekleyen biri 4 diğeri ise 6 yaşındaki çocukları var. Yarı uykulu bir şekilde onunla da ilgilenmek için gecenin bir yarısı kaynanasından gizlenerek onlara yağda yumurta yapıyor, yanında süt ısıtıyor. Onları da uyuttuktan sonra yatağına gidiyor, kocası onu fark edip uyanırsa "nerede kaldın, benimle ilgilenmiyorsun" azarını işittikten sonra uyuyakalıyor. O kadın için her sene nisanın başından ekimin sonuna kadar bu yorucu tempo bir gün ara vermeden devam ediyor. Ekiyor, biçiyor, harmana gidiyor, ayıklıyor-temizliyor-depoluyor. Kış gelince de tarlanın-bahçenin yerini hayvanlara günde üç öğün bakım-temizlik gibi işler başlıyor. İşte bir Anadolu kadınının günlük yaşantısından bir kesit böyledir. Anadolu kadını ne istiyor? Bu Anadolu kadınının hiçbir sosyal güvencesi yok. Dünyanın en fedakâr-cefakâr kadını o. Kayınvalidesinin, kayınpederinin yanında tam bir emir eri gibi, onların yanında çocuğunu sevmesi, hatta kucağına alması bile yasak-hatta ayıp. İşte benim annem de böyle bir Anadolu kadını. Annemin şahsında tüm Anadolu kadınlarının kadınlar gününü kutlarken, aklımdan işte bunlar geçiyor. Bir de onların çoğunun nezdinde kadınlar gününün hiçbir anlamı, karşılığı olmadığını düşünüyorum. Şunu unutmayalım. Anadolu kadınının irtica tehlikesinden de, bölücülük tehlikesinden de haberi yok. Onun derdi bambaşka. Daha iyi eğitim, sağlık hizmeti ve gelir düzeyine sahip olmak istiyorlar. Sonuçta bu ülkeyi yönetenlerin ise suni gündemi bir kenara bırakıp, korkular üretmek yerine Anadolu kadınının sorunlarını çözecek projeler üretmek gibi temel bir görevi var. Zaten toplumu çağdaş uygarlık düzeyine taşımanın en temel yolu da annelerin ve anne adaylarının eğitimli olmasından geçiyor. Ancak eğitimli annelerin yetiştirdiği çocuklardan oluşan bir toplum, Türkiye'nin 50 yıllık hedefi olan AB projesinin de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün belirlediği o "muasır medeniyet seviyesini yakalama, hatta üstüne çıkma" hedefini gerçekleştirebilecek dinamizme sahip olabilir. Bu vesileyle bir kez daha tüm kadınlarımızın kadınlar gününü kutlamak isterim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.